2020/04:Fide Okulları Süreyyapaşa Kampüsü /bi-özet
Haziran 19, 2020 § Yorum bırakın
2019/04: Boş Bir Oda Kendi Fonksiyonunu Yaratır Tasarımcıların Yorumuyla Saatleri Ayarlama Enstitüsü / Sergi / Manifold
Nisan 29, 2019 § Yorum bırakın
Boş Bir Oda Kendi Fonksiyonunu Yaratır
Tasarımcıların Yorumuyla Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi
18 Mayıs – 31 Mayıs 2019
Açılış: 17 Mayıs Cuma 18:30
Konuşma:
Uzun Bir Dörtgen
Erdem Ceylan – Bahar Turkay – Bülent Tanju
22 Mayıs 2019, 19:00–20:30
Tasarım Konuşmaları
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanının tasarımcılardan gördüğü ilgi tesadüf değil. Roman örgüsü içindeki hikâye, özgün ve ayrıcalıklı bir tasarım anlatısı sunuyor okurlara. Adını romandan alan sergi, bu anlatıdan mimari bir okumayla çıkabilecek farklı olasılıklara bakıyor: Bir yandan sözel ve görsel ifadenin birbiriyle ilişkisini diğer yandan her iki ifade biçiminin zihindeki ‘tasarı’ ile ilişkisini araştırıyor ve aralarda oluşan boşlukların sunduğu imkânları kutluyor.
Kurgusu Bahar Turkay’a, yapımı Manifold’a ait “Boş Bir Oda Kendi Fonksiyonunu Yaratır” sergisinin katılımcıları: Ali Paşaoğlu ve Tomris Akın / Alper Derinboğaz, Salon / Aslıhan Demirtaş, Khora Ofis / Bilge Kalfa / Boğaçhan Dündaralp, ddrlp / Burcu Serdar Köknar / Enise Burcu Derinboğaz, Praxis Landscape / Erdem Akan / Ertuğ Uçar / Gamze İşcan, Hâlükâr Mimarlık / H. Cenk Dereli, NOBON / Hayriye Sözen / İpek Baycan ve Şule Ertürk Gaucher, Slash Architects / kpm kerem piker mimarlık / M. Can Tanyeli / Muğlak Standartlar Enstitüsü / Oğul Öztunç ve Atıl Aggündüz, Piknik Works / Onur Kutluoğlu / Ozan Avcı / Özge Çağlayan / Rükneddin Avşar Gürpınar / Sait Ali Köknar / Selahattin ve Pelin Tüysüz, Adapt Architects / SO? / Tuğçe ve Gökhan Kodalak.
17 Mayıs’ta Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde açılacak sergi Ersa, Filli Boya, Pesent’e ve VitrA tarafından desteklendi; pazar hariç her gün 31 Mayıs’a dek 14:00–19.00 arası ziyaret edilebilir. Ayrıca sergi çerçevesinde 22 Mayıs’ta Bahar Turkay’ın moderatörlüğünde Bülent Tanju ve Erdem Ceylan’ın katılımıyla “Uzun Bir Dörtgen” başlığıyla Kıraathane Tasarım Konuşmaları etkinliği gerçekleşecek. Tanju, Hayri Bey’in Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü tasarlama sürecini romanındaki anlatı üzerinden okuyacak. Ceylan ise, —Tanpınar’ın romanı gibi— zaman-mekânsal tasarımlarda temsildeki/temsilin boşluğun/-un eleştirel işlevselliğine odaklanacak.
–
Afiş tasarımı: Gökçe Genç ve Erman Yılmaz
–
diğer media linkleri:
2018/02: Lüleburgaz Belediyesi Tosbağa dere Rekreasyon Alanı Fikir Projesi Yarışması / Jüri Üyeliği /kolokyum
Şubat 28, 2018 § Yorum bırakın
Lüleburgaz Belediyesi tarafından ilan edilen ve ocak ayında sonuçlanan Lüleburgaz Tosbağa Dere Rekreasyon Alanı Fikir Projesi Yarışması’nın Kolokyumu 3 Şubat saat 14:00’da Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisinde yapıldı. Asil Jüri üyeleri; H.Sinan Omacan, Boğaçhan Dündaralp, Hakan Evkaya, Murat Cemal Yalçıntan ve Yedek Jüri Üyeleri, Sevince Bayrak, Ümit Tarık Yaşar, Aslı Öğüt Erbil ve raportör Zeynep Tüfekçioğlu, Burcu Bağcı Uçar ve Emre Dülger’in katılımlarıyla yarışmaya dair bilgiler aktarıldı ve katılımcılardan gelen sorular cevaplandı. Eşdeğer ödüle layık görülen ekiplere sahnede Belediye Başkanı Emin Halebak tarafından teşekkürleri ve ödülleri sunuldu.
jüri çalışmalarından…
2017/12: Dr. (h.c) İbrahim Bodur Çanakkale Çocuk Bilim Merkezi imza töreni / proje sunumu /19.12.2017 Çanakkale
Şubat 28, 2018 § Yorum bırakın
” Dr. (h.c) İbrahim Bodur Çanakkale Çocuk Bilim Merkezi için 19 Aralık 2017 Salı günü Parion Otel’de düzenlenen imza törenine Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Çanakkale Milletvekili Av. Muharrem Erkek, Kale Grubu Başkanı ve Dr. (h.c) İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı (KSV) Mütevelli Heyeti Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Belediye Başkan Yardımcıları, Belediye Meclis Üyeleri, Birim Müdürleri, KSV yetkilileri ile davetliler katıldı.
Tören, projenin mimarı Boğaçhan Dündaralp’in Çocuk Bilim Merkezi projesi hakkında yaptığı bilgilendirmenin ardından Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve Kale Grubu Başkanı ve KSV Mütevelli Heyeti Başkanı Zeynep Bodur Okyay’ın konuşmaları ile devam etti.
Çanakkale Belediyesi ile Dr. (h.c) İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı ortaklığında Eski Tekel Şarap ve Kanyak Fabrikasının bulunduğu alana yapılacak olan Dr. (h.c) İbrahim Bodur Çanakkale Çocuk Bilim Merkezi için imzalar atıldı. ”
2017/11: Kuzguncuk Bostanı / Bostan Hikayeleri / #66Kolektif
Şubat 26, 2018 § Yorum bırakın
‘İlia’nın Bostanı’ olarak da anılan Kuzguncuk Bostanı, her yıl yapılan çekilişlerle belirlenen alanlarda Kuzguncukluların ekim dikim yaptığı, bunun ötesinde haftanın yedi günü genç yaşlı herkesin bir araya gelerek vakit geçirdiği bir mahalle bostanı. #66Kolektif ‘nin Bostan Hikayeleri kapsamında hazırladığımız bu videoda, Kuzguncuklu mimar Bogachan Dundaralp, bu bostanın kuruluşuna, işleyişine, ürünlerine, ihtiyaçlarına ve emellerine dair süreçleri anlatıyor, kendi deneyimlerini paylaşıyor. ”
Web sayfasından incelemek için: http://bostanhikayeleri.com/kuzguncuk-roportaj/
Bostan Hikayeleri Dergisi için:
http://bostanhikayeleri.com/dergi-2017-kasim/
2017/19.06: Şehir Hepimizin (28): Mimaride farklı yaklaşımlar: İpek Akpınar, Cenk Dereli ve Boğaçhan Dündaralp /Medyascope TV
Haziran 20, 2017 § Yorum bırakın
2017/01: Kuzguncuk Bostanı / Dayanışma Mimarlığı Sergisi ve Kitabı / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Mayıs 19, 2017 § Yorum bırakın
2016/07:Fide Okulları Mimarisi ve Eğitim Mekanları /Eğitimpedia
Ağustos 2, 2016 § Yorum bırakın
Çocukların zaman ve mekan ritmi yetişkinlerinkinden farklı. Onlar yetişkinler gibi işlerini programlı zamanlarda değil, istedikleri zaman, keyif aldıkları zaman yapmak isterler… Resim yapmayı, spor yapmayı ya da bir müzik aleti çalmayı hafta sonları erken kalkarak, ebeneynleri tarafından götürüldükleri yerde değil, doğaları gereği yapmak istedikleri yerde yapmayı talep ederler…Onlar için hayat tanımlı mekanlar ve zamanlar içinde değil, zamansız ve mekansız bir dünyada zengindir. Ama işte kentte, annelerinin, babalarının (ya da kendilerinin geleceği adına tarif edilmiş) zamanı ve mekanı kullanmak, günün deyimi ile tüketmek zorundalar…
Kentte okul olmak zor.
Kentte okullar ya çok sıkışık alanlarda ya da çaresizlikten başka türlü yapılardan devşirilmiş. Komşu yapı çekme mesafesi bahçe olmuş; şık mı şık ama gerçekten eğitim mekanı olmak için uygun mu dedirten, çocuklar için değil de ‘müşterileri’ için renklenmiş yapılar olarak karşımıza çıkıyorlar.
Oysa okullar çocukların kendilerini gerçekleştirmeleri için kurulmuş ortamlar olmalı. Bu ortam, eğitim felsefesi ve ona eşlik eden mekanları ile bir bütün olarak ele alınmayı bekliyor… Okul yetişkin dünyasının çocuklar için kurduğu kurmaca bir zemindir. Okul mimarisi ne kadar onu bu kurmaca zeminler ve prangalardan kurtaracak, kendi dünyasını inşa etmesine izin verecek olanaklar sunuyor ise çocuklar tarafından o kadar benimseniyor, o kadar çocuklarla dönüşebiliyor. Çocukların haftanın 5 günü, günde en az 7 saatini geçirdiği bu ortamın mimarisi, mekanlarının güvenliği, ergonomisi, doğası ve atmosferi bu kimyanın oluşmasında hiç azımsanmayacak kadar önemli bir görev taşıyor.
Kentte ‘Fide’ vermek zor.
Fide Okulları kentin yeniden dönüşen; herkesin kendi mülkiyetini doğayı, çevreyi yok sayarcasına rant uğruna yerle bir edilmesine, yerine kocaman binalar yapılmasına izin verdiği bir ortamda; aynı kadere açık, kıymetli bir bahçesi olan eski bir tekstil atölyesinde fide vermeyi planlıyordu. Mimar olarak ilk sorumuz “Olanaklı mı, ya da ne kadar olanaklı?” sorusunu sormak oldu.
Fide Okulları eğitim felsefesi, çocukları nasıl olduğu gibi kabul edecek, onların potansiyellerini açığa çıkartacaksa biz de bu yapıyı böyle kabul etmeliydik. Karakterini ve farklı yönlerini keşfetmeli, görünen görünmeyen tüm niteliklerini sunmasına imkan sağlamalıydık.
Yapı, “üretim ve emeğin” kıymetli olduğu bir dönemde, işini ciddiye alan, çalışanlarını düşünen insanlar tarafından yapılmıştı. Çalışanların boş vakitlerini keyifle dinlerek geçirebileceği, içinde meyve ağaçları olan (İstanbul’daki diğer okulların yapı/bahçe oranı düşünüldüğünde) büyükçe bir bahçe içindeydi. Yapı olarak malzemeden ve sağlamlıktan kaçılmamış, bırakın iyileştirmeyi son zamanlarda yeni deprem yönetmeliğine göre yapılmış pek çok yapıdan daha güvenli bir iskelete sahipti.
Mimar olarak ilk işimiz yapının sağlam iskeletini koruyarak sınıfların maksimum ışık ve bahçe ile bütünleşebileceği seffaflığa kavuşturacak adımları atmak oldu. Işığı günün saatleri içinde doğru yönlendirmek ve eğitim mekanları içinde yeniden biçimlendirmek bunu izledi. Eski yapıya ait her detay küçümsenmeden, yok edilmeden nasıl kullanılacağı düşünüldü…Temizlendi, ayıklandı, sadeleştirildi…
Bahçe ise karakteri bozulmadan, boşluk, yeşil, zemin, mekan ilişkileri gözetilerek farklı oyun, aktivite ve kullanımlar için olanakları arttırıldı. Doğayı, iklimleri kendilerine öğretilmeyi beklemeden deneyimleyerek kavrayacakları bir deneyim alanı olarak kavrandı.
Mimari dilin anahtar kavramları olan “potansiyelleri açığa çıkarmak, doğallık, keşfe ve dönüşüme açıklık” Fide Okullarının eğitim anlayışı ile bir bütün içinde, özgürlük alanlarını yok saymadan, onları tanımlı formatlara sokmadan ama bir taraftan da profesyonel bilgi alanının sorumlulukları olan güvenlik, ergonomi, yaş grupları arasındaki ilişkiler, mekan kullanımları vb. gibi pek çok faktör görünmeyen bir yapı olarak tasarımların bir parçası haline getirilmeye çalışıldı.Çoğu kez mekansal kullanım ihtiyaçları mekanın niteliklerinin önüne geçercesine onu işgal eder. Mimarlık bunu dengelemenin aracı olarak algıda, perspektifte, malzemede, detayda, renkte, perspektifte açığa çıkar. Hele söz konusu olan eğitim mekanı ise mekan ve mimari eğitimin kaçınılmaz bileşeni olur. Mimarlığın ne için ve ne amaçla kullanıldığı mimari bir sorumluluktur. Başta da okulların eğitim tarafından değil, eğitimin ticareti tarafından biçimlendirdiği zihinlere karşı başlar bu sorumluluk.
Fide Okulları mimarları olarak şansımız, eğitim mekanları konusunda biriktirilmiş bilgi ve deneyimin uygulama mimarı, eğitimcisi, yöneticisi ile bir bütün olarak paylaşılabilmesi ve açığa çıkartılabilme konusunda koşulların araştırılmasında harcanan titiz emek idi. Gecesini-gündüzünü katarak bu işi görünür kılan tüm paydaşlara teşekkür ederiz.
Sahne şimdi hazır, sıra onu gerçekten biçimlendirecek, renklendirecek okul hayatında…
Boğaçhan Dündaralp, mimar / ddrlp
Mimari Proje& Uygulama Künyesi:
Mimari proje: Berna Ocak Dündaralp ( ddrlp mimarlık ve tasarım hizmetleri )
Boğaçhan Dündaralp ( ddrlp mimarlık ve tasarım hizmetleri )
Uygulama: Eşber Coşkun ( Loop Mimarlık )
Eğitimpedia blog sayfasında okumak için…
2016/06: İletişim aracı olarak mimarlık /architecture as a tool of communication / Keywords / Creative Disturbance
Haziran 22, 2016 § Yorum bırakın
Iletisim Aracı Olarak Mimarlık [TR]
Creative Disturbance* serisi
Bogachan Dundaralp ile “iletişim aracı olarak mimarlık” üzerine konuşma:
*Creative Disturbance, sanat, bilim yeni teknoloji cemiyetlerini destekleyen, dünya çevresinde bilgi meraklısı insanların buluşması, iş birliği yapması, yaratması ve sosyalleşmesini amaçlayan, uluslararası, çok dilli bir çevrim içi ağ ve podcast platformu.
2016/06: birpavyon iki etkinlik /2016 Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’ndan Hareketle Mimarlığın Toplumsallığı Üzerine Çeşitlemeler / kuzguncuk bostanı
Haziran 22, 2016 § Yorum bırakın
BİR PAVYON İKİ ETKİNLİK:
2016 Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’ndan Hareketle Mimarlığın Toplumsallığı Üzerine Çeşitlemeler
Moderatörler: Eray Çaylı, Gül Köksal ve Sinan Logie.
Bu çalıştay, gerek 2016 Venedik Bienali küratörü ve 2016 Pritzker Prize sahibi Alejandro Aravena’nın işleri ve Bienal için hazırladığı küratöryel çerçeve etrafında gerçekleşen tartışmalardan, gerekse de Türkiye Pavyonu üzerine 23 Mayıs’ta düzenlenen panelden arta kalan soruları, “mimarlık ve kent hakkı,” “mimarlık ve katılımcılık,” “mimarlık ve şeffaflık” başlıkları altında ve somut mimari pratiklerin ışığında ele aldı. Tartışmalar şu sorular etrafında yoğunlaştı;
• Çalışmalarınızın “kamu veya toplum yararına” olduğunu düşündüğünüz yönleri nelerdir?
• Yerel paydaşlar, meslek insanı ve bunların dışındaki aktörlerin çalışmalarınıza katılımcılık düzeyi ve şekli nedir?
• Hedef kitleniz, çalışma grubunuz ve/veya yol arkadaşlarınız kimlerdir?
• Ekonomik kaynak sorununu nasıl çözüyorsunuz?
Düzce Umut Evleri, Küçük Armutlu Mimar Meclisi, Herkes İçin Mimarlık, Plankton Project, Endüstri Mirası İnisiyatifi, Kuzguncuk Bostanı, Tarihi Yedikule Bostanları Koruma Girişimi’nden katılanların sunumları ardından dinleyicilerin katılımı ile açık tartışmalar yapıldı.
28 Mayıs 2016 Cumartesi (10:00-17:30) çalıştayından görüntüler;
Eray Cayli, Sinan Logie, Senem Doyduk, Cem Dursun, Öncül Kırlangıç,Yashar Adanali, Hande Akarca, Sinan Omacan, Evin Eriş, Herdem Doğrul,Zehra Merve Öztürk, Bogachan Dundaralp, Dila Gökalp, Aslihan Demirtaş,Yuvacan Atmaca, Merve Gül Özokcu, Murat Cetin, Ali Taptik, Dilşad Aladağ,Ezgi Çiftci, Irem Yılmaz, Hüma Şahin, Ayçıl Yılmaz, Esra Eres.
2015/08: LYSA /Lüleburgaz Yıldızları Sanat Akademisi Yarışması / Lüleburgaz Belediyesi / Yarışma
Ağustos 27, 2015 § 2 Yorum
Jüriden;
Lüleburgaz Yıldızları Sanat Akademisi (LYSA) projesi, Lüleburgaz Belediyesi’nin yaklaşık 15 yıldır çok önem vererek sürdürdüğü kent kültürü odaklı sosyal içerikli projelerinin bir parçası olarak hızla hayata geçirilmeyi beklemektedir.
Lüleburgaz Belediyesi, Lüleburgaz’ın sosyal ve kültürel ihtiyacına yönelik kentlinin zenginliğini kentin zenginliği ve niteliğine yansıtmaya çalışan, bunu da kentin sosyal ve kültürel hayatının zenginleşmesinde yattığına inanan sosyal bir belediyecilik anlayışı ile çalışmaktadır. Bu sürecin kentin fiziki çevresinden ve mekânsal niteliklerinden ayrı olmadığını düşünen Belediye; mimarlık başta olmak üzere, kentin ihtiyaç duyduğu fiziki çevrelerin üretiminde gerekli disiplinlerin uzmanları ile çalışma çabası içinde doğru yöntem ve ilkelerle yapılmaya çalışıldığı bir yaklaşım içindedir. Kent kaynaklarının ve olanaklarının değerlendirildiği, yeni kaynakların üretildiği ve bunların kent hayatında görünür olarak aktarılabildiği bu süreç, kent hayatına yansımaya devam etmektedir.
Bu süreçte mimarlık, kentin hayatında nitelikli fiziki çevre, mekân üretimi için yaşadığımız coğrafyadaki genel anlayışın aksine ihtiyaç duyulan ve talep edilen bir disiplin olarak tanımlanmaktadır. Bu ihtiyaçlarını doğrudan ‘yapı’ beklentisi üzerine kuran pek çok belediyenin aksine, süre giden kullanımlara dayalı ihtiyaçları talep eden bir kentsel hayat üzerine kurmaktadır. Bu mekânsal ihtiyaçları sadece mekân ya da yapı olarak değil oradaki hayatın gelişimine odaklayan bir perspektifle tarif etmektedir. Bu nedenle Lüleburgaz’da boş, kullanılmayan şık yapılar yerine yaşayan ve çok kullanılan mekânlarla karşılaşılmaktadır. Bir başka önemli durum da; talep edilen ve hizmeti alınan her türlü mimari ürünün hayata geçirilmiş olmasıdır. Bir taraftan ne istediğini bilen, talep eden, bunun için kaynaklarını hazırlamış; diğer taraftan da işlerini doğru yapan profesyonellere ulaşmaya çalışan, bu kişilerin kendi perspektiflerini genişletmesine açık, bilgi ve üretime saygı gösteren bir kamu kurumundan bahsediyoruz. Bu iki özellik kuşkusuz sadece mimarlar için değil, bütün disiplinler için işlerin ve üretimlerin önüne geçen şüpheleri ortadan kaldırmak için önemlidir.
Lüleburgaz Belediyesi son iki yıldır bu özel projeleri ulusal mimari proje yarışmaları yoluyla elde etmeye başlamıştır. İlk olarak 2013’de Otobüs Terminali yarışması ile başlayan (şu anda yapımı devam etmektedir) bu süreç, geçtiğimiz ay yarışması sonuçlanan Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi (LYKA) yarışması ile devam etmiştir. Bu projenin de hayata geçirilmesi için gereken çalışmalar devam ederken; Lüleburgaz Yıldızları Sanat Akademisi (LYSA) projesi yarışmaya açılmaktadır. Bu yarışma, mimarlık ortamını Lüleburgaz’ın kültür ve sanat ortamına katkıda bulunmaya davet niteliği taşımaktadır.
Kentteki kültür ve sanat faaliyetleri ile mimarlık yarışmalarının yarattığı olumlu hava kentin ve kentlinin yaşantısına büyük bir katkı sağladığı açıkça fark edilmektedir. Yerel yönetimin istek ve iradesi ile yarışmaya açılan projelerin hızla ve özelliklerini koruyarak hayata geçiriliyor olması da Lüleburgaz Kenti’ni mimarlık ortamı açısından özel ve umut verici bir konuma taşımaktadır.
Lüleburgaz Yıldızları Sanat Akademisi (LYSA), kentte halen faaliyette olan Lüleburgaz Yıldızları Futbol Akademisi (LYFA), yapımı tamamlanan Lüleburgaz Yıldızları Lezzet Akademisi (LYLA), yarışması tamamlanan Lüleburgaz Yıldızları Kadın Akademisi (LYKA) ve gelecekte yapımı düşünülen diğer akademiler ile birlikte kentin sosyal ve kültürel strüktürünün geliştirilmesinde büyük öneme sahiptir. Akademi olarak tanımlanan bu yapılar Sayın Başkan’ın metninde de ifade ettiği gibi- kent hayatının içine sızan, eğitim, üretim ve paylaşma alanlarının etkinliklerle zenginleştirildiği, bir nevi halk evi gibi çalışan özgün kurumsal yapılanmalardır. Sanat
Akademisi için kentin en özel noktalarından biri seçilmiştir. Konumu, topografyası, peyzajı, programının talep ettiği zengin mekânsal kullanımlar için potansiyeller vaat etmektedir. Bu potansiyellerin zengin ve doğru değerlendirilmesi için yarışma formatı iki kademeli olarak belirlenmiştir.
Belediye tarafından hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi planlanan ve inşaat bütçesi ayrılmış olan projede yer alacak mekânların farklı zaman dilimlerinde esnek kullanımlara izin vermesi, açık-yarı açık-kapalı mekân dengelerinin alanın doğal peyzajı ile bütünleşerek kullanım niteliklerini zenginleştirecek yönde ele alınmış olması beklenmektedir. Projenin gerçekleşmesinden sonra kent yaşantısına yeni bir boyut ve anlam katabilecek, tüm kentlinin (genç, yaşlı, çocuk, engelli) kullanımına uygun yüksek nitelikli bir tasarım olması beklenmektedir.
Tüm yarışmacılara başarılar dileriz.
Danışman Jüri Üyeleri:
EMİN HALEBAK Makine Mühendisi, Lüleburgaz Belediye Başkanı
MURAT ERMEYDAN Peyzaj Yüksek Mimarı, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şube Başkanı
KEMAL SUNER Elektronik ve Haberleşme Yüksek Mühendisi
MAHMUT TÜRKER Akustik Danışman
Asli Jüri Üyeleri:
BOĞAÇHAN DÜNDARALP Mimar (DEÜ), Jüri Başkanı
HÜSEYİN SİNAN OMACAN Mimar (İTÜ)
ALİ CENGİZKAN Mimar (Prof. Dr., ODTÜ)
SEMRA UYGUR Yüksek Mimar (ODTÜ)
ARZU KUTKAM NUHOĞLU Peyzaj Yüksek Mimarı (AÜ)
MURAT AKSU Yüksek Mimar (İTÜ)
KANAT BURAK BOZDOĞAN İnşaat Mühendisi (Dr., EÜ)
Yedek Jüri Üyeleri:
OZAN ÖZTEPE Yüksek Mimar (YTÜ)
SEDA BİLDİK ERDOĞMUŞ Yüksek Mimar (MSGSÜ)
NİLÜFER KART AKTAŞ Peyzaj Mimarı (Yrd. Doç. Dr., İÜ)
KADİR KILINÇ İnşaat Mühendisi (Dr., DEÜ)
Raportörler:
ZEYNEP TÜFEKÇİOĞLU Endüstri Mühendisi (DÜ)
ÖNCÜL KIRLANGIÇ YOLDAŞ Yüksek Mimar (MSGSÜ)
BURCU BAĞCI Mimar (LAÜ)
Yarışma Şartnamesi ve bilgileri için:
2015/08: 2000 m2 / kuzguncuk bostan / istanbul
Ağustos 26, 2015 § 1 Yorum
Bostan: 2000 m² in Istanbul, Turkey
In Istanbul the community garden project Bostan is awaken to a new life. The word Bostan means garden near your house, where you grow your daily food. And this is what people like to do in Turkey, even when they live in a city of millions – like Istanbul. For more than 30 years people people here have struggled to defend their common garden against urbanisation. Since 2015 people can produce their food at Bostan, School gardens and fruit trees included.
Continue reading here: http://www.2000m2.eu/tag/istanbul/
kuzguncuk bostan & public activities
http://www.2000m2.eu/tag/istanbul/
http://www.2000m2.eu/bostan-a-garden-near-your-house-in-istanbul/
2015/06: Okul kurulumunda mimarlık ne zaman devreye girer? / Eğitimpedia
Haziran 23, 2015 § Yorum bırakın
Okul kurulumunda mimarlık ne zaman devreye girer?
Son dönemde hızla artan özel eğitim kurumları ve okullarında gördüğümüz en temel eksiklik eğitim anlayışlarını sözde bırakan fiziki yapı ve mekan oluşumları. Fiziki mekan insanı, davranışları ve algıyı biçimler; hele konu eğitim mekanları ise öğrenmenin çok temel belirleyicilerinden biridir. Peki, neden eğitim kurumları, eğitim modelleri, eğitimciler kıyasıya birbiri ile rekabet ederken eğitim felsefelerine uygun yapı ve mekanlar ile karşılaşamıyoruz? Genelde eldeki koşullara teslim olmuş, zorlanmış, kendi deyimleri ile “ yetersiz” fiziki mekanlar ya da olduğundan fazla şıklaştırılmış, kozmetik, çocuk merkezli olmayan, müşteri olarak anne babayı tavlamaya yönelik yüzeysel olarak toparlanmış; zihne, akla ve çocuklara değil, retinalara hitap eden mekanlar ile karşılaşıyoruz. Yaşandıkça da artan sorunlar karşısında geçici çözümler üretildiğini görüyoruz. Son zamanlarda şartlar nedeniyle de olsa aklı başına gelmiş, kendisi çözüm üretmek istemeyen “Ne yapabiliriz ?” diyen eğitim kurumları ile de karşılaşır olduk.
Peki, ne yapılmalı ve nasıl bir yol izlenmelidir?
Eğitim kurumu, nasıl bir okul hedeflediğini belirlerken pek çok faktörü değerlendiriyor; eğitim anlayışı ne olacak, eğitim programları ne olacak, nasıl yönetilecek, kaynakları, uluslararası bağlantıları, teknolojileri, maliyetleri ne olacak? Bunları planlıyor, bu konularda danışmanlık hizmetleri alıyor. Ama nasıl bir mimarisi olmalı sorusunu bu aşamada sorsa bile; diğer faktörlerle bir arada değerlendirebileceği bir hizmeti almak konusu hep erteleniyor ya da yok sayılıyor. Öyle ya önce arazi ya da bina bulunacak, her şey belli olacak sonra mimarlık devre girecek. Bazen mimarlığa da gerek yok o eğitim hedefi için nasıl bir bina olduğu da bazen çok önemli değil, yeterli büyüklükte olsun ve mevzuatı karşılasın yeter. Bazen oldukça donanımlı, oldukça da para harcanmış eğitim yapılarında bile mekanların amacına uygun kullanılamadığını görüyoruz. Her tür donanıma sahip olmak, iyi ve pahalı malzemelerle yapılmış olması amacına uygun kullanılabileceği anlamına gelmiyor. ‘-miş gibi’ yapan mekanlar önemli eğitim kurumlarında bile sıkça karşılaştığımız temel sorunlardan biri. Burada başka bir sorun daha gündeme geliyor. Verilen mimarlık hizmetinin kapsamı ve niteliği…
En asgari nitelikte olması beklenen konularda dahi planlama sürecinde yapılan küçük hesaplar, süreçte doğru tanımlanmamış işler, okul hayata geçerken ve yaşarken hem maliyet hem de çözümsüz süreçler olarak kat be kat geri dönmektedir.
Yaşadığımız coğrafyadaki mimarlık kültürü ve onu algılama biçimi öğrenilmiş alışkanlık olarak eğitim yapılarının oluşturulma süreçlerine de nüfuz etmektedir.
Büyük kentlerde arazi bulmak ve yeni bir okul inşa etmek zor; mevcut binalar iyileştirilerek uyarlanırken; Anadolu’nun pek çok yerinde amacına uygun tasarlanmış kurumları görmek mümkün. Bir okulun mimarisinin iyi olması sadece iyi bir mimar tarafından tasarlanması değildir. Nitelikli bir sürecin oluşturulması; doğru soruların, doğru zamanda, doğru aktörlerle bir arada geliştirilmesi ile mümkündür.
Mimarlık, arazi veya bina bulunduğunda, yasal mevzuatları yönetmelikleri aşmak için ya da kozmetik olarak okulu güzelleştirmek için değil; bizzat hedeflenen eğitimin gerçekleşmesine olanak sağlayan ortamın kurulabilmesi için lazımdır. Eğitim mekanlarının niteliği, donanımla, pahalı malzemelerle, şıklaştırılmış binalarda değil; bizzat o mekanı kuran” akılda” gizlidir. O akıl kurulmamışsa istediğiniz kadar para harcayın ancak ‘-miş gibi’ yapan mekanlara sahip olunabilir. Alınacak mimarlık hizmetinin süreçteki rolü, sürecin neresinde devreye girdiği, hizmetinin / sorumluluklarının hangi kapsamda tanımlandığı ve hizmet süresi önem kazanmaktadır. Mimarlık hizmetini “proje çizmek” işine indirgeyen anlayışlardan işveren ve mimar olarak vazgeçmek gereklidir.
Eğitim mekanlarının kurgulanması ve tasarımı, okulu var eden tüm bileşenlerle birlikte oluşturulduğunda amacına uygun, akıllı, verimli ve hesaplı olabildiği zamanla öğreneceğimiz bir konu. Yeter ki perspektifimizi bu açıdan kurabilelim.
Boğaçhan Dündaralp, mimar
https://bogachandundaralp.wordpress.com/
imaj: Montpelier Community Nursery by AY Architects_london
Yazı Link: Eğitimpedia
Yazarın eğitimpediadaki diğer yazıları için tıklayınız.
2014/03: LMYO /Arkiv Seçkileri 2013
Mart 5, 2014 § Yorum bırakın
2014/01: LMYO / VCMD 3 Eğitim Yapıları / Kitap
Ocak 27, 2014 § Yorum bırakın
Lüleburgaz Meslek Yüksek Okulu Sosyal Hizmet Ek Binası / Vitra Çağdaş Mimarlık Dizisi 3 / Eğitim Yapıları / 2014
VCMD LMYO pdf olarak indirmek için tıklayınız.
Tüm kitabı pdf olarak indirmek için tıklayınız.
www: link