2014/12: 11. TSMD Mimarlık Ödülleri / seçici kurul / jüri katılımı

Aralık 20, 2014 § Yorum bırakın

DavetiyeTry02Kapak210.jpg

TSMD Mimarlık Ödülleri 2012 – 2014 dönem jüri üyeleri: Erkut Şahinbaş (jüri başkanı), Prof.Dr. Abdi Güzer, Doç.Dr. Adnan Aksu, Nesrin Yatman, Prof.Dr. Ali Cengizkan, Prof.Dr. Uğur Tanyeli, Boğaçhan Dündaralp ve Mürşit Günday (yedek üye)

TSMD Büyük Ödülü
Günay Çilingiroğlu

Meslek yaşamı boyunca gerçekleştirdiği öncü, araştırmaya dayalı, nitelikli projeler, mimarlığa ve kent kültürüne yönelik çok boyutlu katkıları, çok sayıda mimarın yetişmesine yönelik olarak verdiği emek, taviz vermeden sürdürmeye çalıştığı modernist, çağdaş mimarlık arayışlarının yanı sıra işlevsellik, sağlamlık gibi mimarlığın asal ilkelerini yalın bir üslup içinde özgün bir estetik anlayışı birleştirme çabaları ile mimarlık ortamında belirgin bir iz bırakan Günay Çilingiroğlu oy birliği ile TSMD ”Büyük Ödülü”ne değer bulunmuştur.

TSMD Mimarlığa Katkı Ödülü
Orhan Özgüner

Mimarlıkta hayal gücünü ve yaratıcılığı harekete geçirmek, nitelikli ve özgün ürün vermek ancak çok boyutlu ve disiplinli bir eğitim ile olanaklıdır. Mimarlık eğitimde rol alan öğretim üyeleri sadece birer eğitimci değil aynı zamanda öğrencileri rol-model olarak etkileyen sanatçı ve entelektüel kişilerdir. Orhan Özgüner mimarlık eğitimine son altmış yılda büyük katkı sağlayan değerli bir eğitmen, bir sanatçı ve düşünce adamıdır. Kendisi mesleğe verdiği önemi, onun gerektirdiği disiplin, çok boyutluluk ve duyarlılığı öğrencilerine meslek sevgisi üzerinden aktarmayı başarmış, böylelikle bir eğitimci modelinin temsilcisi olmuştur. Sadece okul ortamı ile kısıtlı kalmaksızın uygulamadan düşünceye mimarlığın farklı alanlarında sürdürülebilir bir katkı sağlayan Orhan Özgüner TSMD’nin “Mimarlığa Katkı Ödülü”ne oy birliği ile değer bulunmuştur.

Herkes İçin Mimarlık

Mimarlık meslek alanına dair üretimlerin kentsel, mekânsal ve sosyal durumlar karsısında sınırlı bir alanda kaldığı, hizmet alanını genişletemediği bir noktada; meslek alanına yeni bir açılım kazandıracak her tür girişim çok önem kazanmaktadır. 2007 yazında Kahramanmaraş’a bağlı Hacıibrahimusağı Köyü İlkokulu yapısal ihtiyaçlarını karşılayan, adı “ölçek 1/1” olan çalışmalarla başlayan öğrenci girişimi 2011’de “herkes için mimarlık” derneği oluşumuna dönüşmüş; farklı uğraşlardan gönüllü öğrencilerin ve profesyonellerin bir araya gelerek ülke genelinde karşılaşılan sosyal sorunları yaratıcı yollarla gündeme getirebildikleri, bu sorunlar hakkında farkındalığı artırmak ve çözüm yolları üretmek üzere harekete geçebildikleri bir güç kazanmıştır.

Dernek, çalıştığı coğrafyalarda var olan mimari ve sosyal potansiyelleri günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde değerlendirmeye çalışmış; 2012’de başlattığı Atıl köy okulu projeleri, Kargı, Ovakent gibi yerlerde hayata geçmiş; Çaka, Kızkapan, Mesudiye ve Sarnıç’ta ise hayata geçirilme sürecinde ilerlemektedir. “Herkes için mimarlık” Anadolu’nun pek çok noktasından gelen talepleri değerlendirerek gönüllü ve destekçilerle birlikte bu coğrafyada örneği görülmemiş bir etkinliğini sürdürmektedir.

Hem meslek alanına hem de sosyal problemlere mimarlık aracılığı ile, mimarlık eğitimi ve öğrencilerini de ise katarak “mesleki sorumluluk” ve “mesleki bilince” yeni açılımlar kazandıran “Herkes İçin Mimarlık”; TSMD “Mimarlığa Katkı Ödülü”ne oy birliği ile değer bulunmuştur.

TSMD Yapı Ödülü
Türkiye Müteahhitler Birliği Binası – Selçuk Avcı

Türkiye’de öncü örneklerinden birini temsil ettiği enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik gibi konularda gösterdiği duyarlılığın yanı sıra, incelmiş detay kaliteleri ve tektonik yapı kurgusunu mimarlık diline tasıma becerisi ile öne çıkan, içinde bulunduğu parsel ölçeğinin alışıldık tipolojisini ve bağlamsal ilişki kurma biçimini olumlu biçimde zorlayan, böylelikle yeni nesil ofis yapıları için bir model oluşturan Türkiye Müteahhitler Birliği Binası ve mimarı Selçuk Avcı TSMD “Yapı Ödülü”ne, oy birliği ile değer bulunmuştur.

İzmir Mimarlar Odası Mimarlık Merkezi – İzmir Mimarlar Odası
Konsept Proje ve İç Mekan Tasarımı: Deniz Dokgöz, Ferhat Hacıalibeyoglu, Orhan Ersan
Uygulama Proje: Hasan Topal, Zübeyda Özkan, Gamze Kahya

Mimarların ve mimarlık kurumlarının yıllardır özlemini duyduğu, meslek gurubunun beklentileri ile temsiliyet ilişkisine girebilecek nitelikli bir mekan sahipliliğine yönelik olarak İzmir kentinin tarihi dokusu içinde anlamlı bir yapıyı Mimarlık ve Kültür Merkezine dönüştürerek kente ve mimarlık ortamına kazandırılmasına, bu süreç içinde katılımcı bir modeli ve çağdaş bir koruma anlayışını işlevselleştirilmesine zemin oluşturan Mimarlar Odası İzmir Şubesi Mimarlık Merkezi ve mimarları TSMD “Yapı Ödülü”ne, oy birliği ile değer bulunmuştur.

TSMD Basın Yayın Ödülü
Cüneyt Özdemir

İçinde olduğumuz hızla yapılaşma ve kentsel dönüşüm ortamı içinde giderek daha yaşamsal bir önem taşıyan kentleşme ve mimarlık konularını gündeme taşıyan, geniş kesimlerin bu konuya ilgi duymasına yönelik çaba harcayan ve kentleşmeye yönelik eleştiren bir kültür ve bilincin oluşmasına katkı sağlayan, bu doğrultuda medyanın farklı unsurlarını işlevselleştiren gazeteci, yazar Cüneyt Özdemir, TSMD ”Basın-Yayın Ödülü”ne, oy birliği ile, değer bulunmuştur.

Açık Radyo

“Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık radyo” mottosu ile yıllardır, özgür yayın yapmayı hedef edinmiş, sadece Türkiye değil, uluslararası kültürün içinden ana akım haber dışında kalarak, duymak istediklerimizi değil, duymamız gerekenleri araştırmayı, bulmayı ve iletmeyi ilke edinmiş; destekçileri ile hayatını sürdüren önemli bir mecradır Açık Radyo. Temel insan hak ve özgürlüklerini savunan herkesin bir parçası olabileceği kadar da “açık” bir radyo…

Açık Radyo, gezegenimizin geleceğini ilgilendiren, yaşadığımız çevreyi dönüştüren her türlü etki ve etkene dair bilginin yaygınlaştırılması ve paylaşımında 1995’ten bu yana taviz vermeyen ilkeleri ile yakın zamanda etkilerini daha da şiddetli yaşadığımız kent, çevre konularına duyarlı yaklaşımı; haber alma ve bilgilenme özgürlüklerine katkı konusunda kent-çevre ve mimarlık bütünlüğünde verdikleri destek; meslek alanından insanlara özel programlar yapma imkanlarını yaratması; güncel, yerinden ve sürekli gündem takibi ile olanca açıklığı ile tüm süreçleri paylaşımı nedeniyle; TSMD “Basın Yayın Ödülü”ne, oy birliği ile değer bulunmuştur.

Jüri Özel Ödülü
İstanbul Kültür Sanat Vakfı

Sanat ve mimarlık gibi alanların öncelikli olarak görülmediği günümüz Türkiye ortamında sanat ve mimarlık gibi konuları öne çıkarmaya, eleştirel bir toplumsal kültürün oluşmasına yönelik katkıları, bu amaca yönelik özverili destek ve yatırımları, bu destekleri kurumsal bir yapıya dönüştürmekteki başarıları, gösterdikleri tutarlı süreklilik ve bu süreç içinde Türkiye ortamını çağdaş ve öncül arayışlarla bütünleştirme çabaları ile İstanbul Kültür Sanat Vakfı TSMD “Jüri Özel Ödülü”ne oy birliği ile değer bulunmuştur.

Ekran Alıntısı

ilgili link ve daha fazlası

10868282_10153129514933322_450013392196264246_n

Hürriyet Gazetesi 21.12.2014/

2014/4: Zorunlu Bağlamsallık mı ? yoksa Bağlamsal bir çaba mı?/ betonart 10.yıl özel sayısı / yapı okuması

Nisan 4, 2014 § 1 Yorum

Zorunlu Bağlamsallık mı ? yoksa Bağlamsal bir çaba mı?: İSTANBUL REKLAM SİTESİ (1968-72) / GÜNAY ÇİLİNGİROĞLU-MUHLİS TUNCA üzerine bir yapı okuması…Betonart 40. Sayı Kapak (1)62-65-162-65-262-65-362-65-4

1950-70 yıllar aralığı tüm dünyada mimarlık ortamı açısından hareketli yıllar. Sermaye otokrasisi içinde dönüşmüş pozitivist modernizm, erken dönem modernist ideolojinin tasviyesi, yol ayrımları ile bir çoğulculuk ve biçim patlaması yaşanan bir dönem. Özellikle 2. Dünya savaşı sonrasında farklı bir anlam kazanan dönem, mevcut politika ve mimarlık ortamına duyulan tepkilerin ürünlerini verdiği bir aralık. Kent, bu aralıkta işlevsel planlamanın ürünü bölgeler, çoklu üretimler ve tekil mimarlık nesnelerinin mecrasından ve erken modern dünyanın kent anlayışının ötesinde yeni bir bağlam. Örneğin; 1953, IX CIAM toplantısı gündeminde işlev bölgelerinin ayrılmış kent ve onun bireysel-toplumsal  yaşam karşısında  büyük kayıtsızlığı eleştirinin temel odağını oluşturur. Aidiyet ve kimlik konuları gündem maddelerdir.

Bu dönemde Türkiye’de 1950 kuşağı diyebileceğimiz yurt dışında eğitim alan ya da çalışmış mimarların dışarıda deneyimledikleri gerçeklikle kendi ülke koşullarını birleştirmeye çalıştıkları; nesne olarak ( görünürde) erken modernist izler taşısa da kendi ortamında giderek ‘bağlam’ ile kurduğu ilişkiler sayesinde modern sonrası kimlikler kazanan yapılar görünür olmaktadır. Betonun brüt kullanım örneklerinin 1960’larda başlaması gecikmeli de olsa Türkiye’de iki farklı zaman diliminin birikimlerini üst üste çakıştığı  bir aralık yaratacak; belki de bu zorunlu ‘bağlam’sallık  ne modernist ne de post-modernizme ait melez ürünlerle karşılaşmamızı sağlayacaktır. Bu durum modernist ilkeleri bir biçimlenme stratejisi ve yapı diline indirgeyen bir tutuma mı? Yoksa bu zamansal üst üste çakışmaların okumalarının sonuçları mı anlatır? Bu kolay yanıtlanamayacak;  belki de tekil örneklerin yapı-bağlam ilişkileri üzerinden irdelenmesi gereken sorular gibi görünüyor. Venturi’nin ilk post-modern yapısının 1962’de, yani brütalizmin en canlı olduğu bir zamanda inşa edilmesi; Robert Venturi’nin gerek Aldo Rossi’nin post-modernizmin kuramsal temellerini oluşturan ilk kitapları 1966 yılında yayımlanması; İstanbul Reklam Sitesi’nin (1968-72) hayata  geçtiği dönemi okumak için önemli referanslardır.

İstanbul Reklam Sitesi;  bu çerçevede ‘melez’ bir yapı olarak okunabilir. Projenin mimarlarından Günay Çilingiroğlu, 1961 yılında İTÜ’den mezun olduğunda Türkiye’nin ilk önemli brüt yapı uygulamalarından sayılan ODTÜ yarışması sonuçlanmış, 1962 ‘de uygulaması başlamıştır. Cansever’in Karatepe saçaklarının da ilk bölümünün 1961’de hayata geçtiğini; Tekeli-Sisa ikilisinin İstanbul Manifaturacılar Sitesi’nin de bu aralıkta gündemde olduğunu (1959-66) hatırlamakta fayda vardır. Aynı zaman aralığında (1961-62) Çilingiroğlu’nun mimar olarak çalıştığı bir İtalya deneyimi ve Muhlis Tunca’nın da 1960’da Roma Üniversitesi’nden mezun oluşu dönem ilişkileri adına referans verilmeye değer görünüyor. Çilingiroğlu ve Tunca 1963-1975 arasında pek çok yarışmaya katılırlar. Cesur strüktürel denemeler yapan, olanakları imkânları sonuna kadar zorlamayı seven bir mimarlar olarak tanınırlar. (1974)  Bu sınırları zorladıkları, davetli bir yarışma sonucunda yaptıkları Tercüman Gazetesi yapısı, modern Türk mimarlık tarihi içinde ilginç bir deneme olarak kabul edilir.

İstanbul Reklam Sitesi, yapılaşmamış bir çevrede yer alan ve uzaktan algılanma biçimini strüktürel bir ifadeye dönüştüren Tercüman Gazetesi’nin aksine; Cağaloğlu’nda tarihi referanslarla dolu, kentsel çevresi içinde yer alır. Projesi 1968 yılında yarışma yolu ile elde edilir. Yarışmanın Jürisinde Nezih Eldem, Niyazi Duman, Affan Kırımlı, Maruf Önal, Ertur Yener gibi isimler vardır. İkincilik ödülünü Şandor Hadi, Sevinç Hadi, Üçüncü Ödülü; Saltuk Karabece, Mansiyonlar da; Alpaslan Ataman, Cengiz Eren, Mete Ünal; Mehmet Doruk Pamir, Fahrettin Ayanlar; Tamay Sütmen, Orhan Göçer arasında paylaşılır. Hem Jüri’deki isimler hem de ödül grubu Türk modern mimarlık tarihi okumaları için ilginç okumalara uygundur.  Yarışma alanının tarihi yarımada’da, tarihi, kentsel bir doku içinde yer alması yapının belki de en önemli belirleyicisidir.   Alanın Babıali Caddesi ile Nuri Osmaniye Caddesinin çakıştığı köşede yer alması ve köşenin önündeki boşluk (yarışma jüri değerlendirme notunda meydan olarak geçer);  karşı köşesinde Cezeri Kasım Paşa Camii (1515)  varlığı ile arsa alanı içinde Mahmud Nedim Türbesi’nin olması ve onunla kurulacak ilişki yapıyı zorunlu bir bağlam ilişkisine zorlar.

Bu bağlamla ilişkiyi yapının kent zemini ile ilişki kurduğu zemin katı olabildiğince meydan tarafından boşaltarak başlatan Günay Çilingiroğlu ve Muhlis Tunca; yapıyı önce kitlesel sonra da bileşenleri oranında yapı beden çeperlerini parçalarlar. Bu parçalanma yapı kitlesini olabildiğince doku içinde çözme, kitlesel ifadesini azaltma yönünde kullanılmıştır. Kendisine atfedilen kentsel dokuyu tamamlayan (infill) köşe yapı karakterini olabildiğince yok etme, kendini değil, çevresini açığa çıkarma girişimi olarak okunabilir.

Yapı kitlesi belirli espasla türbeyi sararken;  kent zemininde meydan/köşe ve türbeyle ilişkiyi güçlendiren boşaltma çabası yapısal ifadesini sadece strüktürel öğelere bırakır. Parçalanmanın üçüncü boyuttaki ilişkileri kentsel dokunun gabari ilişkilerine referans veren önce düşey sonra da güçlü ölçek etkisini azaltan geri çekilme ve küçük yatay parçalanmalarla yapı hacmini küçültmeye yöneliktir. Yapının bitişik nizam yapı grubu ile ilişkisi de bize bu parçalanmanın doku içinden nasıl boşluğa doğru yapıldığını doğrudan gösterir. Parçalanma bir yüzey oyunu olmaktan çıkıp bir anlatıya dönüşür. Bu çaba hem içinde bulunduğu bağlamın hem de programa dair büyüklüğün farkında olduklarını gösteriyor. Yapının tasarımında programı çözmeye yönelik pragmatik bir tasarım ve basit bir strüktürel dil geliştirmekten çok kendi tektonik ifadesini program-bağlam ilişkisi içindeki dengeyi olabildiğince kurma çabası üzerine kurulduğu okunuyor.

Bu okuma üzerinden Tercüman gazetesi yapısına yeniden baktığımızda; onu strüktürel bir deneme olmaktan öte farklı bir kentsel bağlamın strüktürel ifadesi olarak okumak olanaklı gibi görünüyor.

Boğaçhan Dündaralp

pdf olarak indirmek için tıklayınız:62-65

Where Am I?

You are currently browsing entries tagged with günay çilingiroğlu at boğaçhan dündaralp.

%d blogcu bunu beğendi: