2014/12: Libero / 94.9 Açık Radyo / LYFA: Lüleburgaz Yıldızları Futbol Akademisi / konuk
Aralık 22, 2014 § Yorum bırakın
Futbolun başka dünyalarına, yüzlerine kapılar açan *Libero programının kent,mekan ve futbol konulu program serisinin 21.12.2014 tarihli konuğu Boğaçhan Dündaralp idi. Bu programı buradan dinleyebilirsiniz:
ya da buradan: Libero_21122014_LYFA
*Libero: Tan Morgül, İsmail Başöz ve Volkan Ağır’ın gölgede ve güneşte futbol sohbeti her pazar 16.00’da Açık Radyo 94.9’da
proje bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz:
2014/5-6 Post-World’s end Architecture: Turkey / Blueprint 334
Mayıs 30, 2014 § Yorum bırakın
Istanbul is in turmoil. While not the only Turkish city to experience disquiet among the populace, this ancient place is, it could be argued, facing greater upheaval in its urban fabric with mega expansion plans that include a new airport, a new bridge over the Bosphorus, the demolition of whole communities and relocation of inner city schools. But as this fifth instalment of Post World’s End Architecture reveals, there are some architects and designers-cum-activists trying to tackle the city’s problems with positive action.
Words: Irmak Turan
DDRLP Architecture & Design
Architect as social advocate
TOKI, the Housing Development Administration of Turkey, is a federal agency established in the mid-Eighties to address the country’s housing shortage. In the past decade however, TOKI’s liberalised income scheme has shifted the focus to luxury and profit-driven projects, largely ignoring the needs of lower-income residents. But because of the urban transformation law to replace buildings at risk to earthquakes, many poorer residents have been left at the mercy of TOKI, forced to relocate to new mass-housing developments. This move has uprooted entire neighbourhoods and destroyed communities.

Survival Manual for TOKI Dwellers, a hand-drawn pamphlet, aims to address the social problems that result from new mass housing projects in the city
Survival Manual for TOKI Dwellers, originally presented at the _ rst Istanbul Design Biennial in 2012, aims to address the social problems that come with this physical relocation. The manual, a hand-drawn pamphlet, explores the spatial constructs of the residents’ original communities and their new TOKI dwellings. The simple and straightforward illustrations are as amusing as they are informative, making suggestions for how residents can adapt their new dwellings to suit their domestic lifestyle.
Pdf Download: B334-172-P-Turkey-csh ph
2014/5: ‘Başka Bir Okul Mümkün’e inanmak…/eğitim mimarlığı / ege mimarlık 85-86
Mayıs 7, 2014 § 1 Yorum
26.05.2013 tarihli Ege Mimarlık ‘ Okul Tasarımlarını Yeniden Düşünmek: Çocuklar ve Gençler için Öğrenme Ortamları/Çevreleri” dosyası için hazırlanan bu yazı: ‘Başka Bir Okul Mümkün’ Girişimi sürecinde araştırmalarını yaptığımız Alternatif eğitim mekanları, katılımcı model tasarım ve BBOM eğitim mekanlarını ortaklaştıracak mimari ilkeler bütününü özetleme girişimi olarak görülebilir. Dosya editörü Değerli hocam Hikmet Sivri Gökmen’e ve Ege mimarlık ekibine teşekkürler…
*’Başka Bir Okul Mümkün’e inanmak…
“Eğitim hayata hazırlık değildir. Eğitim hayatın ta kendisidir.” John Dewey
Gün geçtikçe hayat karşısında seçeneklerin daraldığı; sosyal ve ekonomik adeletsizliğin arttığı; gezegen kaynaklarının giderek tüketildiği; değerlerin muğlaklaştığı bir dünyada; gezegenimizin geleceğinin bir parçası olacak ‘çocuklarımız’ ve onların ‘eğitimi’, kuşkusuz hayat karşısındaki en büyük önceliklerimizden biri. Bizi giderek yutan, parçası haline geldiğimiz, düşünmeden normlarına uyduğumuz, kendi ellerimizle kurduğumuz bu medeniyetin içinde, onu sürdürecek yeni kuşakların jeneratörü zorunlu eğitim sistemlerinin aksine; hayat karşısında farklı kavrayışlar üretebilen, geliştirdiği duyarlılıklar ve değerler üzerinden kendi iradesini geliştirebilen ve adaletli davranarak, gerekli iletişim olanaklarını yaratan kuşaklar nasıl bir ortamda yetişir?Böyle bir ortam kurmak mümkün mü; hele geleceğin yöneticilerini yetiştireceğini iddia eden ana okullarının olduğu, hızlı kalkınma adına coğrafyasını bozan, doğasını yok eden, toplumsal ve sosyal hayatını ayrıştıran, tepeden inme kararlarla yaşam alanlarının gün be gün değiştiği, değerler ve eğitim sisteminin tektipleştirildiği, insanların birbirine şüphe ve güvensizlikle baktığı bir coğrafyada? Bunu bilmiyoruz. Ama içindeumudu olan, çaresizlikten kendi yolunu inşa eden, sayıları gün geçtikçe artan bir avuç insan; tamamıyla gönüllü emekle işleyen, eşitlikçi, demokratik bir yapılanma üzerinde, kendi yarattığı öz kaynaklar üzerinden bu hayali 4 yıldır inşa etmeye çalışıyor. Önce İstanbul’da, sonra Bodrum’da, şimdilerde Ankara, Antalya ve İzmir’de… Bu insanları bir araya getiren bir amaç, bir hedef değil; çaresizlik, alternatifsizlik, ihtiyaç… Ne istediğinden çok, ne istemediğinden yola çıkarak birbirini bulan insanlar topluluğu…
Ortak dertleri olan-eğitimciler, akademisyenler, sosyal bilimciler, avukatlar,mimarlar, mühendisler gibi pek çok farklı disiplinden gelen- bu insanlar; hayata bakışları ve değerlerinin ötesinde, dünyayı biçimlendiren güçler karşısında temel değerlerin peşine düşmüş ve egemen eğitim sistemleri karşısında 100 yılı aşkın bir süre içinde farklı coğrafyalarda deneyimlenen demokratik okullar, özgür okullar ve alternatif eğitim sisteminlerini, mekanlarını, araçlarını araştırarak kendi yaşadıkları coğrafyaya özgü bir model geliştirdiler. Ortak ilkeler ve öncelikler belirlediler. Zamanlarını, emeklerini birleştirdiler, dayanıştılar. Bir dernek yapılanması içinde işler bir yapı kurdular.
Eşitlik, toplumsal adalet, özgürlük (düşünce, ifade, hareket, seçim), dayanışma,çoğulculuk,toplumsal duyarlılık, şiddet karşıtlığı (fiziksel, sözlü, psikolojik), ayrımcılık karşıtlığı (milliyet, ırk, dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim, ekonomik, sosyal, fiziksel), ekolojik düşünce,yaratıcılık, üretkenlik, dürüstlük, öz denetimcilik, eleştirellik, farkındalık, empatigibi ortak ilkeler üzerine inşa ettikleri bu yapı 4 Temel eksen üzerine oturuyor: Alternatif Eğitim, Demokratik Yönetim, Ekolojik Duruş,Özgün Finansman.
Bu gönüllü insanlar topluluğu “Başka Bir Okul Mümkün Derneği” olarak varlığını “Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde belirlenen temel hakları hayata geçiren, çocukların kendilerini gerçekleştirmelerini sağlayan, katılımcı demokrasiyle yönetilen, ekolojik dengeye saygılı ve kar amacı gütmesizin uygulanan bir eğitim modelinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına” adamış durumdadır.Bu doğrultuda, aileler ile gönüllülerden oluşan inisiyatifler tarafından kar amacı gütmeksizin kurulacak ve yürütülecek bu eğitim modeline sahip okullar kurma çabası; şimdilerde bir taraftan araştırma, geliştirme bir taraftan da hayata geçirme adına emek yoğun müzakere ve mücadele içinde sürdürülüyor.
2013-2014 eğitim yılı için hazırlıklara başlayanİstanbul ve Bodrum oluşumlarında dernek yapılanmasının yanında her okul bağımsız bir kooperatif yapılanması üretti. Bu gelişmeler diğer iller için de süreci hızlandıran etkenler oldu.
Bu sürecin içinde yaklaşık 2 yıldır Berna ile mimar anne-baba olarak bu oluşum içindeki mimari konuları gönüllü olarak çalışıyoruz. Bir taraftan alternatif eğitim mekanlarının araştırmaları; bir taraftan da hedeflenen okul yapılarının kendi bağlamsal durumları üzerinden BBOM eğitim modelinin mekanlarını araştırıyoruz. Araştırma ve tasarım temelli bu iki çalışma ekseni iki temel soruya odaklanıyor: 1.BBOM eğitim mekanları nasıl olmalıdır? 2. Bu mekanları tasarlamanın, hayata geçirmenin yöntemi ne olmalıdır?
BBOM eğitim mekanları:
BBOM mekanları belirli bir eğitim metodolojisinin aracısı olmaktan çok; alternatif ve farklı kullanımlara olanak yaratacak, kullanıcılarının dönüştürebilecekleri bir ortamın aracısı olarak düşünülebilir. Beden ölçeğinde beden-mekan-ölçek-malzeme-detay-kullanım ile başlayan; doğa-çevre-fiziki ve sosyal yapıya kadar genişleyen; her ilişki biçiminin öğrenme temelinde karşılıklarını üretebilme olanaklarını araştıran bir kavrayış ile ele alınmaya çalışılıyor. Mekan çalışmaları sadece mimarlar tarafından ele alınacak mimari bir konu olarak değil; başta eğitimciler olmak üzere BBOM eğitim modeli üzerinde çalışan, düşünen, sürece dahil olan farklı disiplinlerdeki gönüllülerle birlikte içinde bulunduğu ortam ile bir bütün olarak araştırılıyor.
Mimari çalışma/ tasarım yöntemi:
Gönüllü çalışma, demokratik yapılanma, farklı bilgi alanları ve uzmanlıkların bir arada karar alma mekanizmaları üretmesi; mimari konularda ve BBOM mekanlarının tasarlanmasında kendi ‘katılımcı tasarım modeli’mizi üretme konusunda bir yaklaşım geliştirmemizi sağladı. Eğitim konusunda olduğu kadar ‘Katılımcı Tasarım’ üzerine yaptığımız çalışmalar ve deneyimler bize bu konuda epey yardımcı oldu. Bu yöntemle somut bir proje elde etme adına Bodrum ekibi ile yaptığımız çalışma bu konuda önemli bir deneyim üretmemizi sağladı. Hem süreç olarak hem de ürün olarak Dağbelen köyü için hazırlanan bu proje ‘BBOM okulları tasarımı’ için bir deneyim oluşturmaktan öte; şu ana kadar Türkiye’de örneğine rastlamadığımız bir proje elde etme yöntemi olarak da oldukça farklı bir model sunmaktadır.
Hele umudunu ‘fırsat eşitliği’ adına ancak müellif seçme konusunu çözebilen ‘yarışma’lara bağlamış; projelerini kollektif bilgi birikimi ve empati yoksunu süreçlere mahkum eden mimarlık ortamımız için de önemli olabilir. Çocukları anaokulundan başlayarak öğrenmekten çok teste ve yarışmaya hazırlayan eğitim sistemini tekrar eden bir model yerine alternatif mimari süreçler üretilebileceğini de deneyimlemek, gösterebilmek; bizim açımızdan heyecan verici olmaktan çok umut vericidir. Bu konuda denemeye ve deneyimlemeye devam edeceğiz.
Başka Bir Okul Mümkün girişimi, pek çok okulun aksine; eğitim ve çocuklar için ne bir formül sunuyor, ne de bir hedef için garanti veriyor ya da bir model pazarlıyor. Sadece ortak kaygıların tetiklediği, ortaklıklar ve farklılıkların dengesi üzerine kurulmuş; çocukların kendi kişiliklerini inşa edebilecekleri, zengin imkânlar sunan eğitim ortamı peşinde koşuyor.
BBOM; kar amacı gütmese de bir finansmana, hayata ve doğaya temas edebilecek bir mekâna ya da mekanlara,”Başka Bir Okulun Mümkün” olacağına inanan iradeli, sorumluluk sahibi,güven duyulabilecek insanlara ihtiyaç duyuyor.
Ve şimdilerde de daha çok desteğe…
BBOM mimari ilkeleri:
Bu ilkeler BBOM okullarının; ‘Yer’e bağlı; bölge, iklim, topografya, yerleşim ve parsel ölçeğindeki değişkenlere; farklı sosyal çevre, finansman, imkan ve kullanımlara göre farklı mimari yapısal oluşumlar olmasına izin verirken, ortak bir ‘anlayış’ ve‘değer’ dünyasında tutmayı hedefler.
Bu nedenle;
1. BBOM okulunun tip projesi yoktur. Tip okul anlayışını değil, ortaklıklarını mekan anlayışından alan özgün okullar anlayışını benimser.
2. BBOM okulu mekanları eğitim için tanımlanmış duvarlar içine sıkışmış kutu mekanlardan oluşmazlar. Okul, açık-kapalı tüm alanları, içinde bulunduğu çevreyle bir bütün olarak öğrenme mekanları olarak kullanılır.
3. BBOM okulu mekanları eğitimcilerin müfredatlarını uyguladıkları alanlar değil, çocukların bireysel ilgi ve ihtiyaçlarına yanıt üretebilen; birarada ve tek tek öğrenebilme imkanları sunan; sadece öğretmen odaklı değil, okulun parçası olan herkesin birbirinden öğrenebileceği etkileşim ve iletişim imkanı sunan mekanlardan oluşur, çocuk merkezlidir.
4. BBOM okulu, içinde eğitim verilen bir bina değil, aynı zamanda öğrenimin aracısı ve kaynağıdır.
5. BBOM okulu mimarisi, bilişsel öğrenimi, duyuşsal öğelerle de birleştirmiş, gerçek yaşam modelini içine almış, etkileşime ve iletişime dayalı; sadece okul alan sınırları içinde değil, çevresindeki yaşamla da dinamik ve üretici ilişkiler kurabilen bir yapı ve mekan anlayışı sunar. Mekanları sınırlayıcı değil, katılımcıdır.
6. BBOM okulu mekanları hiyerarşik ve tanımlayıcı değil, demokratik ve katılımcıdır. Dayatmaz, yönlendirmez, olanak yaratır. Katı ve statik değil, esnek ve dönüştürülmeye açıktır.
7. BBOM okulu mimarisi esnekliği sadece mobilya hareketlerine bağlı kullanım esnekliği olarak tanımlamaz. Yapım aşamasından başlar, tüm yapının kullanım hayatı boyunca sürer. Katılımcılıkla paralel genişler. Bu yüzden BBOM okulları kendi özgün finansman yapısı ile etaplanabilir bir mimari sunar; yapının zaman içindeki değişkenliklerine, eklere izin verir; kullanım olanaklarını çoğaltacak yönde yapısal evrilme esnekliği taşır.
8. BBOM okulu gerçek hayatın içerdiği tüm mekanlara; kamusal mekan, özel mekan, yapay mekan, doğal mekan, buluşma, tartışma, öğrenme, öğretme,üretim, tüketim,düşünme, araştırma, çatışma, uzlaşma,uyum, kaçış mekanlarını kendi iletişim dinamiklerini yok saymadan barındırır.
9. BBOM okulu mimarisi yapıyı ‘kat’ya da ‘katlı’ yapı anlayışı içinde düşünmez, çevresi ile etkileşimli iç-dış mekanlarla ilişkili; mekan olanakları ve onun ergonomisi ile düşünen ‘hacim’lerden oluşan bir yapı anlayışını benimser.
10. BBOM okulu mekanları içerdiği hayat ile gerçek hayatı birbirine katar; onun simülasyonunu üretmez. Bunun için doğaldır. Bunları üretmeye kalkmak yerine üretilmesine olanak verecek imkanlar sunar.
11. BBOM okulu etiketlenmiş ekoloji anlayışını değil, elinde varolan kaynakları farkeden, bunları bencilce kullanmayan, tüketim dengesini üretimle destekleyerek kullanan; bunu yaparken de sürdürülebilirlik adına doğayı yeniden bir sömürü nesnesine indirgemeyen, onun döngülerine katılan ve bunu da teşhir etmek yerine yaşayan ‘derin ekoloji’ anlayışını benimser.
12. BBOM okulu içinde bulunduğu doğaya ne kadar eklendiğinden, onu ne kadar dönüştürdüğüne; malzeme seçimlerinden, yapım sürecine; kullanım sürecindeki enerji kullanımından, sağlık, hijyen gibi faktörleri de işin içine katan, yapı fiziği ve yapı kimyasına kadar pek çok detayı bu derin ekoloji kavramı ile sorgulayan bir içerik taşır.
13. BBOM okulu mimarisi araziyi üzerine inşa edilecek yapı olarak görmez; çevresi, sosyal yaşantısı, doğası ile bir bütün olarak algılar. Onun tüm imkanlarını, olanaklarını ve potansiyelini kendi ‘değer’ sistemi içinde araştırır.
14. BBOM okulu mimarisi okul saatleri dışında kullanılmayan bir yapı değil, sadece bir eğitim yapısı hiç değildir. İçinde bulunduğu sosyal ve doğal doku ile birlikte yaşayan, farklı zamansal döngülerde içinde sürekli hayat bulunan ve o hayatın içinde kattığı her yaştan insanın birlikte öğrendiği bir yaşam alanıdır.
Boğaçhan Dündaralp
Alternatif Eğitim/Öğrenim Mekanları/Çevreleri araştırmalarını yüreten ortağım Berna Dündaralp’e; bu süreçte birlikte çalıştığımız ekibe; İpek Kay, Çağrı Helvacıoğlu; Lale Ceylan’a ve BBOM bodrum mimari ekibine teşekkürlerle…
Bu yazıyı pdf olarak okumak/indirmek için tıklayınız.
2014/03: LMYO /Arkiv Seçkileri 2013
Mart 5, 2014 § Yorum bırakın
2014/01: LMYO / VCMD 3 Eğitim Yapıları / Kitap
Ocak 27, 2014 § Yorum bırakın
Lüleburgaz Meslek Yüksek Okulu Sosyal Hizmet Ek Binası / Vitra Çağdaş Mimarlık Dizisi 3 / Eğitim Yapıları / 2014
VCMD LMYO pdf olarak indirmek için tıklayınız.
Tüm kitabı pdf olarak indirmek için tıklayınız.
www: link
2013/6: LYFA ( Lüleburgaz Yıldızları Futbol Akademisi) / Spor Yapıları Referans Rehberi 2013/XXI
Haziran 14, 2013 § Yorum bırakın
2013/4: İÇEBAKAN / Borusan Neşe Fabrikası-Adıyaman/ Yarışma:Eşdeğer Mansiyon Ödülü
Nisan 30, 2013 § 2 Yorum
“Çocuk-Oyun-Öğrenme-Mekan- Çevre…” İlişkiler Yumağının Biçimlendirdiği Bir Yapı Arayışı İçin Biçimlendirici /Oluşturucu Öğeler:
A. Program-Mekan Biçimlendiricileri:
* Yaş Grubu-Ölçek İlişkileri;
* Sosyal Etkileşim Mekanları: Tekil,Grup ,Ortak, Kalabalık Kullanımlar;
* Oyun Ve Etkileşim Jeneratörü Olarak Mimari Elamanlar;
* Güneş, Gökyüzü, Mevsimsel Ve Doğal Döngülerle Kurulacak İlişki;
* Algı Tetikleyicisi Olarak Çevre İle Onun Yumuşak Ve Katı Öğeleri
* Işık, Renk, Doku, Malzeme, Biçim Ve Birleştirici Yapısal Öğelerle Kurulan Duyusal Etkileşim
* Çocuk-Yolculuk-Duyusal Ve Bilişsel Gelişim Arakesitinde Topoğrafya-Oyun- Bahçe Kullanımları,
B. Bağlamsal Biçimlendiriciler:
* Kent Dışı Ortam/Kampüs Yapılanması
* Ulaşım-Servis-Yolculuk
* Organize Sanayii Bölgesi: Fabrika, Depo Vb. Yapı Tipolojilerinin Belirlediği Ölçek, Doğal Ve Yapay Topoğrafya…
C. Kurumsal Biçimlendiriciler:
* Sosyal Sorumluluk Projesi Kapsamında Örnek Bir Model Arayışı;
* 10 Farklı İlde Tekrar Eden Ortak, Uyarlanabilir Yapısal Bir Dil:
a. topoğrafya/eğime uyarlanabilme;
b. arazi yerleşim-yaklaşıma uyarlanabilme;
c. yöne uyarlanabilme;
d. öğrenci sayısına uyarlanabilme;
Tasarım Ekibi:
Boğaçhan Dündaralp, Ekip başı, (Mimar, DEÜ)
Berna Dündaralp, (Mimar, DEÜ)
Lale Ceylan, (Mimar, İTÜ)
Çağrı Helvacıoğlu, Yardımcı, (Mimar, İTÜ)
Sarhang Dellal, Yardımcı, (Y. Mimar, Erciyes Ü.
link: Borusan Neşe Fabrikası
proje için diğer linkler: archdaily;AECCafe; kolokyum.com ; arkitera.com
2012/12: NCR-08 [Architecture]/ TOKi Sakinleri/ TOKI Dwellwers/ Şimdi Kendi Başınasın / You Are On Your Own/ New City Reader
Ocak 12, 2013 § Yorum bırakın
Konuk editörlüğünü Fake Industries, Architectural Agonism, Cristina Goberna ve Urtzi Grau’nun yaptığı, 8. New City Reader gazetesi “Mimarlık” İstanbul sokaklarında. Bu sayıya katkıda bulunalar ise: Superpool, Kazys Varnelis, Basurama, Walter Nicolino, Carlo Ratti, Unfold, Ben Landau, Thomas Lomme, Lorenza Baroncelli, Rot Ellen Berg, HS Mimarlık, Autlab, Maurizio Bortolotti, Ravintolapaiva, Boğaçhan Dündaralp, Lale Ceylan, İpek Kay, Paul Faus, Openurban.com, Frank Abruzzese, Zuloark, Maker Lab, Aristide Anotonas, Antonio Ottomanelli, Pelin Tan ve Ethel Baraona Pohl.
Guest edited by Fake Industries Architectural Agonism, Cristina Goberna and Urtzi Grau, the 8th issue of the New City Raeder “Architecture” is out on the streets of Istanbul. The issue’s contributers are: Superpool, Basurama, Walter Nicolino, Carlo Ratti, Unfold, Ben Landau, Thomas Lomme, Lorenza Baroncelli, Rot Ellen Berg, HS Mimarlık, Autlab, Maurizio Bortolotti, Ravintolapaiva, Boğaçhan Dündaralp, Lale Ceylan, İpek Kay, Paul Faus, Openurban.com, Frank Abruzzese, Zuloark, Maker Lab, Aristide Anotonas, Antonio Ottomanelli, Pelin Tan, Ethel Baraona Pohl and Kazys Varnelis.
Adhokrasi Mimarlığı Üzerine Bir Mersiye
İstanbul Sokaklarında Eyleme Dökülecek Özgür Tasarımlar
Sevgili yurttaşlar,
İstanbul Tasarım Bienali sona erdi, çok yaşa Adhokrasi. Adhokrasi’nin ne anlama geldiğini bilmiyor musunuz? Tam olarak: Genellikle açık kaynaklı yöntemlerle organize olmuş tasarım süreçleri ağıdır; seri imalatı, isteğe uyarlanmış ürünlerin küçük derlemeleri lehine reddeden geçici birlikteliklerdir; öncelik listesinde sürecin objeden üstte yer aldığı, piyasa dışı iş birlikleridir. Bunun adı Adhokrasi, ve kalıcı olmakta kararlı. Ya da bize söylenen şey bu, en azından bu Bienal’de. Doğru; çok fazla soru hala cevaplanmayı bekliyor: Bu mekanın kurumsal çerçevesi Adhokrasi’nin kırılgan geçiciliğine ihanet etmiyor mu? Onun açık kaynağa dayanan doğası bir müze içine hapsolmuş olmuyor mu? Süreçleri sergilerken bunları objelere dönüştüremez miyiz? Yani daha basit bir ifadeyle, aktif özneler bu gösteriyi ziyaret ettiklerinde pasif gözlemciler haline gelmiyor mu?
Bu mersiye, yukardaki soruların bazılarına cevap verme girişimidir. Bienal’in kapanışından günler önce yazılmıştır ve Bienal’in sunduğu bildiriyi yine Bienal’in kendi içeriğini kullanarak sorgular. Bu vesileyle, sergi katılımcıları enstalasyonlarını talimatlar dizisi şeklinde anlattı. Siz, İstanbul’un her köşesinden sevgili okurlar, artık orijinal işlerin hakiki kopyalarını üretebilir, Bienal’in orijinal bildirisine, Roma imparatorluğu döneminde olduğu gibi, birer Replika ile cevap verebilirsiniz. Bu anlamda, New City Reader’ın bu sayısı serginin içeriğinin Agonistic (çatışmalı) bir kopyasından oluşuyor. Bu, yaratıcı bir sürtüşme için kullanılmaya hazır bir araç. İsterseniz kullanın. Kendi başınasınız. Ve bir şeyleri taklit etmeniz bizim çok hoşumuza gider.
TOKİ Sakinleri
By Boğaçhan Dündaralp, Lale Ceylan, İpek Kay
TOKI Sakinleri için Hayatta kalma kılavuzu, oldukça niteliksiz, ayrıştırıcı ve denetimin hakim olduğu TOKI blokları yaşam çevresi ile kendi ihtiyaç ve taleplerine yönelik ‘bireysel’ ya da ‘ortak’ eklenebilecekleri, dönüştürebilecekleri, sosyal etkileşim ve iletişim ortamını kaybetmiş TOKI Sakinleri arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Bu kılavuz kullanıcıların ihtiyaçlarına çözüm üretmek için tasarlanmış bir araç değil. Bunu ötesinde beraber çözüm üretmek için ihtiyaç duyulan zemini nasıl yaratırız sorusuna yönelen açık kaynak bir kılavuz.
TALİMATLAR
1. Fotokopi ya da internet aracılığıyla kolayca çoğaltmaya izin veren boyutlarda olan, aynı zamanda biriktirilebilir, dağıtılabilir, anonim olarak katılıma ve üretime açık bir format oluşturun.
2. Bu format içinde boşlukları yazı ve çizimle doldurulabilir temel başlıklar/sorular belirleyin: Soru ( /talepler),nerede, ne yapılabilir?, nasıl yapılabilir?
3. Bu formu ‘ortak’ alanlarda insanların kolay ulaşılabileceği ve paylaşılabileceği ‘ortak’ mekanlara/‘yer’lere bırakın.
4. Bu formların bir araya geleceği ve gönüllü katılılmların oluşacağı bir iletişim mekanı ya da mecrası belirleyin ya da oluşturun. Bu bir pano’da olabilir, bir blog sayfası da…
Oluşturacağınız kılavuz/tasarım olabildiğince basit olmalı ki; anonimleştirilerek geliştirilebilir, açık kaynak bir araca dönüşsün.
TOKİgiller Yaşam Mücadele Rehberiini indirmek için: https://bogachandundaralp.wordpress.com/toki/
Adhocracy Architecture, an Obituary
Free Designs to Take Action in the Streets of Istanbul
Dear citizens,
Istanbul Design Biennial is over, long live Adhocracy. Don’t you know what Adhocracy means? Exactly: Networks of design processes often organized as open source; temporary associations that refuse mass production in favor of small collections of customized products; nonmarket driven collaborations in which process overcomes the object in its list of priorities. That is Adhocracy, and it is here to stay. Or that is what we are told, in this Biennial at least. Yet it’s true; too many questions still remain un-answered: Doesn’t the institutional framework of this venue betray Adhocracy’s fragile temporariness? Isn’t its open-source nature locked inside a museum? Can one display processes and not transmute them into objects? Or more simply, aren’t active agents transformed in passive observers when they visit the show?
This obituary is an attempt to answer some of these questions. Written days before its closure, it uses the contents of the Biennial to question the Biennial’s own statement. For the occasion, the exhibition’s participants have described their installations in the form of a set of instructions. You, dear readers, all around Istanbul, can now produce literal copies of the original works and, in the sense of Replica denoted in the roman language— that is a response to a previous claim— answer the Biennial original statement. In that sense this edition of the New City Reader is an Agonistic copy of the contents of the show. It is ready to be used as a tool for creative friction. Do it if you want. You are on your own. And we like it when you fake it
TOKI Dwellers
By Boğaçhan Dündaralp, Lale Ceylan, İpek Kay
TOKI Dwellers the Survival Manual* is focused on the relationship between TOKI blocks residential settings -which are highly unqualified, disjunctive and dominated by supervision- and TOKI dwellers who lost their social interaction and communication environments where they could be a part of, transform into individually or together according to their needs and demands. This manual is not a tool to produce solutions for users’ needs. Furthermore, it is a open source manual which is oriented by the question of how to generate required grounds for solving together.
INSTRUCTIONS
- Create a layout that has got dimensional standards which makes it easy to multiply by photocopy or via internet. The layout must be distributable, collectable, open to anonimus participations and productions.
- In the layout which you designed, specify main headings and questions that have got blanks that can be filled with writings and drawings. Question(refers to demands), Where? , What can be done? , How can be done ?
- Leave this form in ‘common’ places where it can be shared and avaiblable easily.
- Set or create a medium or a communication space where these forms can be clustered and volunteer participation can be generated. For example, it can be a board or a blog page…
Try to make simpler as you can, so that the manual/design, that you have created, can become an open source tool which can improve itself as mediator by being anonymous.
To downnload TOKI dwellers the Survival Manual: https://bogachandundaralp.wordpress.com/toki/
Link: istanbul Design Biennial/Adhocracy Exhibition
Link: NCR_08 Architecture
2011/10 LMYO &LYFA Şantiye Haberleri / Kentim Kendim Dergisi:15/ Lüleburgaz
Ekim 22, 2011 § Yorum bırakın
2011/10 Architecture News: Letter from Turkey / Wallpaper*
Ekim 12, 2011 § Yorum bırakın
“Lüleburgaz Yildizlari Football Academy (LYFA), Lüleburgaz, by DDRLP
This football-training centre for children barely registers on the radar; the multipurpose indoor arena, with classrooms and changing rooms between playing fields, hugs the flat landscape. Rather than blindly follow today’s fashion for iconic buildings, DDRLP had wider ambitions: to provide greater opportunity for social interaction in the town. An elliptical plaza and pedestrian bridge connect the academy to a public park. People’s knowledge and craft are utilised to put the locally sourced materials together in the construction process and to give the building more ‘soul’. Excavated soil forms the base of the grandstands.”
By Tony Minichiello
*© 2011 Wallpaper.com/ 12.10.2011
2011/03: bostana alternatif proje girişimi
Ağustos 1, 2011 § Yorum bırakın
2011/07: bostana alternatif proje girişimi / haber – hürriyet gazetesi
Ağustos 1, 2011 § Yorum bırakın
Sizi tanıyabilir miyiz?
Hayat pergelinin sabit ucunu Kuzguncuk’a saplamış; Kuzguncuk’ta yaşayan ve çalışan bir mimarım*.
Kuzguncuk Bostanı’nın semt için taşıdığı önem nedir?
Kuzguncuk; İstanbul’ un yoğun yapılaşma, sürekli ve hızlı dönüşüm trafiğinden ya da son dönemlerdeki kentsel dönüşüm adı altında yapılan tepeden inme ‘gentrification’ ya da soylulaştırma’, ‘yerinden etme’, ‘değer arttırma’ gibi kentsel operasyonlardan kendini koruyabilmiş, ‘yavaş’ dönüşüm yaşayan, otantik varoluşunu, dokusunu, karakterini koruyarak gelişen, İstanbul’ da kalan belki de tek Boğaz köyü. Bostan ise bu kentsel doku içinde kalan, son yeşil boşluk olarak hem yerel yönetimler, hem de ekonomik iktidarların İstanbul’un hızlı kentsel dönüşümünün Kuzguncuk’ taki anahtarı olarak her 10 yılda bir gündeme taşıdığı; simgesel değeri kullanım değerinin ötesine geçmiş bir yer.
Bostan, önemli bir yeşil bir alan, biraraya gelme, dinlenme ve paylaşım alanı olmasının ötesinde; Kuzguncuk’luları ortak bir değer için bir araya getirebilen, sosyal segregasyonu, farklı fikirleri, çatışmaları ortadan kaldıran, farklı dünyalardan insanları bir araya getirebilen, sosyal paylaşımı açığa çıkartan önemli bir değer…
Kuzguncuk Bostanı bugün ne tür bir tehditle karşı karşıya?
Kuzguncuk bir taraftan İstanbul gibi hızlı dönüşümün yaşandığı bir kentte kendi kimliğini koruyarak ağır evrimleşebilme dinamiklerini üretebilmiş; bir taraftan da kentleşme ile kaybedilen pek çok olgunun hala varolabildiği bir yaşam alanını temsil ediyor. Aynı zamanda göç alan da bir semt. Ancak bu göç; gün geçtikçe artmasına rağmen hızlı bir dönüşümle değil; müzakere, karşılaşma, kabullenme, karşılıklı birbirinin varlığını kabul ederek ilerleyen bir süreçle gerçekleşiyor. Bu nedenle neo-liberal ekonomilerle üretilen hızlı kentsel dönüşümlerde olduğu gibi alt-ekonomiyi, ekonomik dengesizlikleri, komşuluk ilişkilerini ortadan kaldıran, bölgeler arası ekonomik göstergeleri uçlara taşıyan ayrışmalar burada gözlemlenmiyor. Bostan’ın karşı karşıya kaldığı tehdit temelde bu karaktere yönelik. Bu tehdit; varolan dengeleri altüst edecek, örneklerini Sulukule, Tarlabaşı, Fener-Balat gibi kentsel müdahalelerde olduğu gibi tepeden inme karar ve anlayışları temsil eden, hızlı sonuç elde etme yaklaşımlarının ta kendisi…
BostanA Alternatif Proje Girişimi’nden ve amacından bahseder misiniz? (Projeyi kimler başlattı, kimler sürdürüyor, kimler destekliyor? Bu girişiminde nasıl bir rol üstleniyorsunuz, açıklayınız lütfen)
BostanA Alternatif Projesi Kuzguncuk’ta benim gibi yaşayan ve çalışan mimar arkadaşlarım: Tülay Atabey Onat, aynı zamanda eşim ve ortağım Berna Ocak Dündaralp ve Lale Ceylan ile hazırlamaya başladığımız, Kuzguncuklularla birlikte geliştirmeye çalıştığımız bir proje…
Proje; tepeden inme karar mekanizmalarının ürettiği sözde ‘eğitim’ kılıfına sokulmuş, alanın fiziksel varlığını ‘tehdit eden’, ‘yok eden’, ‘değerlerini ortadan kaldıran’ iktidar alanlarını temsil eden, bina formatı dışında olanakların da mevcut olabileceğini göstermeyi amaçlıyor. Bu alanın ‘kentsel değeri’ne başka bir bakış, farklı bir paradigma öneriyor. Geçmiş 10 yıllardaki direnişlerden, 2011’deki direniş içinde bu proje bir farklılık yaratacaksa; naif kalarak ‘yeşilimize dokunmayın’ demek yerine, bugünün kentsel dinamiklerini kavrayarak mevcut değerini kaybetmeden, kendi üretim, sosyal ve ekonomik modellerini de içerecek biçimde bu alana ilişkin yaklaşımların ‘tek bir model’ üzerinden kurulamayacağını tartışmaya açıyor. Konuyu yeni bir müzakere alanına taşımayı amaçlıyor.
Girişim, bu yeşil alanın geleceği için nasıl bir proje ortaya koyuyor?
Bizler önce kendimizden başlayarak, bilinen mimar kimliğimizi bir yana bırakarak, “Mimarlıkta kulladığımız araçları bu alanın kollektif, katılımcı gelişimi için yeniden nasıl kullanabiliriz ?” sorusunu sorduk. Sosyal bir aktör olarak mimar varlığımızı önce medyum olarak tarifledik ve şu ana kadar Bostan’nın yaşama ve kullanılma biçimlerini görünür kılmaya çalıştık. Sonra da katalizör olarak hem Bostan’ın hem de elimizdeki imkanların potansiyellerini araştırarak, var olanın değerlerini kaybetmeden, binalaşmadan, gerekirse geçici, sökülüp-takılabilir hafif yapılarla bu kullanımları nasıl çoğaltılabilir, zenginleştirebilirizin peşine düştük. Bu kullanımlar matrisi sadece olası başka fikir ve önerilerin birer örneklemesi… Dolayısı ile ucu gelişmeye açık bir çalışma modeli. Bu model kamusal kullanımlar dışındaki aktivetelerin varolabilmesi, kendine bakabilmesi ve gelişebilmesi için bir ekonomik modeli de içermek durumunda.
‘Mülkiyet hakkı’ ndan çok ‘kullanım hakkı’ na odaklanan bu çalışma; bu anlamda sadece olageleni ve zenginleşme potansiyellerini görünür kılmak için bir araç. Eğitimin, paylaşımın, üretimin binalar olmadan da varolabileceğini gösteren, asıl kaynakların paylaşıma açık gönüllü insanlar ve herkese ait bir ortak bir paylaşım alanı olduğunu hatırlatmaya çalışan bir aracı…
Şu anda yaptığınız çalışmaları anlatır mısınız, sizlere destek olmak isteyenlere mesajınız nedir?
Bostan, sadece kendi imkanları ile değil, çevresi ile de beslenen, yaşayan ve her defasında bize yeni potansiyeller vaad eden bir ‘yer’. Bu nedenle çalışma hem katılımlar ve fikirler ile geliştirilmeye çalışılmakta, hem de hayata geçebilmesi için mümkün koşullarını aramakta ve çok aktörlü gönüllü girişimlerle devam etmektedir. Hem geliştirilmesinde ve hayata geçebilmesinde her türlü gönüllü katkıyı bekliyoruz. Bizce buradaki girişimin sonuçları sadece Kuzguncuk’luları ilgilendirmiyor; aksine İstanbul ve dünya ölçeğinde yürütülen, sürdürülebilir olmayan, tepeden inme ve ekonomiyi denklemlere indirgemiş neoliberal kentsel politikalara karşı yürütülen modellerden biri olarak da önem kazanıyor…
*Boğaçhan Dündaralp, mimar/ BostanaA alternatif Proje Girişimi
_ haberi online okumak için tıklayınız.
_ yapi.com.tr haberi için tıklayınız.
2011/05: 17. taşkışla bahar şenliği / kuzguncuk bostanı fanzin atölyesi
Ağustos 1, 2011 § Yorum bırakın
atölye organizasyon: seda tuğutlu, oğuzhan saygı, elif gökçen tepekaya, begüm moralıoğlu, selin uğur, sunay paşaoğlu, figen inam, yılmaz taha sezgin, fatih kesekçi
pafta no* // katılımcılar:
P1 // arda bakıryol_birinci sınıf
türker naci şaylan_birinci sınıf
P2 // ahmet arif aksoy_ikinci sınıf
P3 // ayşe dede_üçüncü sınıf
P4 // ayşegül çakan_ikinci sınıf
P5 // seda tuğutlu_birinci sınıf
burak öztürk_ikinci sınıf
P6 // ceren okumuş_ikinci sınıf
P7 // dilara dağlı_ikinci sınıf
ayşe kahraman_ikinci sınıf
fulya doğru_ikinci sınıf
P8 // sunay paşaoğlu_birinci sınıf
elif gökçe tepekaya_birinci sınıf
P9 // yılmaz taha sezgin_birinci sınıf
selin uğur_birinci sınıf
* paftalar/fikirler için bkz. fanzin
davetli tartışmacılar: boğaçhan dündaralp, lale ceylan
“Boğaçhan Dündaralp ile fanzin atölyesi fikri, dokuz birinci sınıf öğrencisinin Kuzguncuk Bostanı hakkında düşünmesi, heyecan duymasıyla başladı. Atölyenin ilk ayağı bu dokuz öğrenciyle bostanda gerçekleşti. 1 Mayıs Pazar günü bostanın alternatif kullanımlarını çoğaltmak, geliştirmek fikriyle bostanda bir yerleştirme yapıldı. Yapılan yerleştirmenin çıktıları değerlendirilip, bu sefer 17. Taşkışla Şenliği’ nde on beş katılımcıyla bostanın var olan potansiyellerini ortaya çıkartmak, çoğaltmak, tartışmak için fanzin atölyesi düzenlendi. Bu atölyenin çıktısı olarak üretilen fanzin Taşkışla Şenliklerinde okula dağıtıldı.” – arkitera.com
_ atölyede üretilen tüm fikirleri fanzinden okumak için tıklayınız.
_ http://kuzguncukworkshop.tumblr.com/
+
_ etkinlik haberi için tıklayınız/arkitera.com
_ şenlik anasayfası ve programlar hakkında detaylı bilgi için tıklayınız.
“kuzguncuk bostanına alternatif fikirler” fanzini is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.
2011/05: football academy / LYFA
Ağustos 1, 2011 § Yorum bırakın