2020/02: TECHNE / Aura İstanbul 6.Dönem Çalışmaları Sergisi / Yürütücüler: Boğaçhan Dündaralp-Hakan Tüzün Şengün

Şubat 27, 2020 § Yorum bırakın

WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.04 (1)Doc - 27.02.2020 - 13-55 - p10001 (2)Doc - 27.02.2020 - 13-55 - p2

WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.08 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.07WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.06WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.06 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.09 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.09WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.10WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.11WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.12WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.13 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.10 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.13WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.14 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.14WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.15 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.15WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.18 (1)

WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.18WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.19 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.19WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.20 (1)WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.20WhatsApp Image 2020-02-27 at 14.05.21 (1)

TECHNE
Yeni manzaralar aramak yerine,
yeni gözler edinin.

Marcel Proust
“Yapı, mekân ve hayat için bedenleşirken tektonik, bu oluşun özünü ifade eder. Bu fiziksellik ve madde dünyasını var eden insan bağlam, içerik, madde ve uzam ile bunu biçimlendirir, ölçülebilir kılar, zamansallık ve konum kazandırır. Mimarlık alanında tektonik, mimari bir dil ve gramerin kuruluşu bağlamında ele alınabileceği gibi neden/sonuç ilişkilerinin ötesinde, yapının poetikasına dair bir içeriğin kurucu ögesi de olabilir.” ifadesi ile yola çıkmış, dönemin temasını mimari yapının tektonik gramerine dair araştırmacı / deneysel süreçler üzerine kuran ve mimarlık edimini bu poetik varoluşu içinde ele alan bir eksen belirlemiştik.

Bu anlayışla dönemin hemen başında, özellikle yapmanın bilgisi üzerine düşünerek, İstanbul’da, sokakta, yaşamın informel detaylarının sökümü ve serimi üzerine çalıştık. Yaklaşık bir ay boyunca gündelik hayatın doğasını ve kamusal mekanda varolma biçimlerini çözümlemeye çalışarak, rutin ilişkilerin ötesine geçen bir anlama çabası içinde “seyyarların tektoniği” üzerine yoğunlaştık.

Atölye sürecinde bu bakış ile ‘mimarlık nesnesi’nden çok gündelik hayat içindeki fizikselliğin arkasındakini keşfetmeye ve bu dünyanın niteliklerini mimarlığın araçları ile anlamaya yönelen bir bakış geliştirmeye çalıştık. Özellikle kente, sokağa ve İstanbul’a yönelik araştırmayı yeni ufuklar yerine ‘yeni gözler’ keşfetmek üzerinde temellendirdik. Farklı düşünme ve ifade biçimleri oluşturarak metodolojik bir bakışın araçlarını bulmaya gayret ettik ve çoğu zaman bu yaklaşım ile konuları bu pencereden ele alarak çözümlemenin kapsamlı bir serim kurabilmesi için gayret ettik.

Bu dönemin ilk konuşmasında “çalışma alanımızı rutinin dışına çıkmak” olarak belirledik. Bizimle birlikte tüm arkadaşlarımızın yoğun ve özenli gayretleriyle yeni yolculuklara çıktık, keşfettik, ayrıştırdık, yeniden baktık, konuştuk, yaptık, düşündük ve en çok da üretim üzerine odaklanan bir atölye süreci kurmaya çalıştık. Şimdi bu sergi ile sizinle de paylaşarak dönemi tamamlıyoruz.

İyi seyirler…

 

TECHNE
Instead of looking for new landscapes, get new eyes.
Marcel Proust

“As structure comes into being for space and life, tectonics expresses the essence of this being. This is the human condition that creates the world of physicality and matter, shapes it with content, matter and space, makes it measurable and changes the temporality. Beyond the cause / effect, it can also be the constituent element of content on poetics.” as we set out the theme on the experimental processes of the tectonic grammar and takes the act of architecture within this poetic existence.

For about a month, we have focused on the “tectonics of peddlers” in an effort to understand the routine trying to analyze the nature of everyday life and the way they exist in public space within the informal details of life in Istanbul, on the street, at the beginning of the term, especially considering the knowledge of doing.

With this perspective the quality adjustment required for everyday life rather than the object of architecture and information about the quality in this world. We based our research on public space and streets of Istanbul for discovering new eyes instead of new horizons. We have tried to find the tools of a methodological view by choosing different ways of thinking and expression, and we have tried to design and analyze this approach.

In the first speech of this term, we determined our aim as “being out of the routine”. We have embarked on new journeys, discovered, looked again, talked, made, thought, and tried to establish a studio process focused on production, with the intensive and careful efforts of all our friends. Now we are completing the period by sharing with you with this exhibition.

Bon voyage…

 

2020/01: Aura İstanbul / Techne / Jüri

Şubat 19, 2020 § Yorum bırakın

AURA İstanbul’da bir dönem daha sona eriyor!

21 Ocak’ta gerçekleşen “Araştırma Tabanlı Tasarım Stüdyosu Proje Sunumları”nda, sertifika programı katılımcıları bir dönemdir üzerinde çalıştıkları projelerini jüri üyeleri ve izleyiciler ile paylaştı. 

84589770_2532956303693697_3168951403565547520_o82877054_2532956283693699_1014436309986443264_o84285504_2532956660360328_4438220350995562496_o84179944_2532956527027008_8844880805558747136_o83916706_2532956880360306_4999002608652779520_o83172641_2532956773693650_8238636181634416640_o84386307_2532956447027016_8686977934944108544_o82920903_2532957037026957_1222145597050454016_o82938005_2532957170360277_359043932912353280_o83095298_2532956313693696_5587332309805170688_o

Techne temalı proje sunumlarında, ‘Kamusal Geri Dönüşüm Merkezi’nden ‘Dalyan’a, ‘Kıyı-Kent’ten ‘Gazometre’ye, ‘Valens Kemeri’nden ‘Afet Toplanma Alanları’na kadar uzanan çeşitli araştırma konuları bağlamında mimarlık, şehircilik ve tasarım alanlarında çeşitli kavram ve süreçler tartışmaya açıldı.

Değerli jüriye paylaşımları için çok teşekkür ederiz.
Proje detayları için takipte kalın.

Jüri
Cem İlhan
Devrim Çimen
Sinan Izgi
Kurtul Erkmen
Yilmaz Deger

Yürütücüler
Bogachan Dundaralp / DDRLP
Hakan Tuzun Sengun

2014/12: Radikal Demokrasi Kent Karşılaşması / Seminer ve Atölye / MODE istanbul / Kuzguncuk Bostanı

Aralık 11, 2014 § 4 Yorum

Ekran Alıntısı2

Farklı topluluk ve disiplinlerden aktivistler, medya üreticileri, akademisyenler, sanatçılar ve fikir savunucuları, müşterek (kamusal) alanların geri kazanımı için verilen mücadeleler ile bu konudaki alternatif ve disiplinlerarası yaklaşımları farkındalık ve görünürlük ekseninde ele almak üzere 13 Aralık Cumartesi günü DEPO İstanbul’da bir araya geliyor.

Seminer ve atölyede, müşterek (kamusal) alanda yaratılan ortaklıklar, fiziksel ve zihinsel mekanlarda yaşanan deneyimler paylaşılacak. Ayrıca, eylemsellik, tabandan katılımcılık, şeffaflık, özyönetim, toplumsal bilinçlenme, kolektif üretim ve ortaklaşma pratikleri üzerinden alternatif yaklaşımlar değerlendirilecek. Bu kapsamda medya üretimi ve iletişim alanındaki ihtiyaçları tespit etmek, çözüm üretmek, kampanya fikir ve stratejileri geliştirmek üzere de çalışmalar gerçekleştirilecek.

Program

10.30- 10.45 Kahve ve kayıt

10.45- 11.00 Açılış ve Video gösterimi
Casa Grande del Pumarejo, Emek Filoğulları Benítez, Spain/Turkey, 2013, 05:00
Radical Democracy In Practice, Milan Perisic, Serbia, 2014, 02:03

Seminer 1. Bölüm
11.00 – 11.20 Boğaçhan Dündaralp (ddrlp)
11.20 – 11.40 Can Pürüzsüz (140journos)
11.40 – 12.00 Aslıhan Şenel (İstanbul Teknik Üniversitesi)
12.00 – 12.20 Özge Çelikaslan (Artıkişler Kolektifi)
12.20 – 12.30 Soru Cevap

12.30- 12.45 Ara

12.45 – 12.50 Video gösterimi
#OccupytheMoney, Terrorismo de Autor, Spain, 2012, 01:43
Autonomy on Wheels, Attila Endrődi-Mike, Hungary, 2014, 05:00

Seminer 2. Bölüm
12.50 – 13.10 Arzu Erturan (Sokak Bizim Derneği)
13.10 – 13.30 Ezgi Öz (Kuzey Ormanları Savunması)
13.30 – 13.50 Cem Baza (Gezi Parkı Sanat Kolektifi)
13.50 – 14.00 Soru Cevap

14.00 – 15.30 Öğle Arası

15.30 – 18.30 Atölye Alternatif Kentsel Yaklaşımlar

SEMİNER: MÜŞTEREK ALANLARIN GERİ KAZANIMI

Medya ve iletişim, kültür-sanat, tasarım, mimarlık, şehir planlama gibi farklı alanlardan konuşmacılar, video gösterimleri eşliğinde, farklı mahallelerdeki canlandırma, iyileştirme ve koruma projeleri, alternatif plan üretimleri, müşterekleri haritalama, dayanışma deneyimleri, sokak mücadeleleri, dijital kamusal alan, sokak sanatları gibi başlıklar altında deneyimlerini paylaşacak ve soruları yanıtlayacaklar.

ATÖLYE: ALTERNATİF KENTSEL YAKLAŞIMLAR
Katılımcılar, müştereklerin geri kazanımına ve kentin geleceğine dair soru ve cevaplar üretecek, alternatif proje girişimlerine, kullanılabilecek medya araçları ve iletişim stratejilerine yönelik fikir alışverişinde bulunacak ve gruplar halinde yaratıcı egzersizler gerçekleştirecekler. Bu ortaklaşa fikir üretimi ve aksiyon alma süreci belirli aralıklarla düzenlenecek olan Kent Karşılaşmaları ile devam edecek.

MÜŞTEREKLER…
Müşterekler, toplumun tüm üyelerinin erişimine eşit şekilde açık olması gereken hava, su ve toprak gibi doğal kaynaklar ile kültürel, eğitsel, kentsel, bilimsel kaynakları anlatır. Hem herkese ait olan hem de kimseye ait olmayan müşterekler, sivil toplumun ihtiyaçlarının merkezde olduğu, sosyal hakların ve katılımcı süreçlerin deneyimlendiği bir alan olarak karşımıza çıkıyor ve daha yaşanabilir ortak bir geleceğin temellerini oluşturuyor.

sunumsunum3sunum211025705_940533572626401_6763374894870359335_n

Kuzguncuk Bostanı Yerel Mücadelesi-Boğaçhan Dündaralp sunum videosu

https://vimeo.com/120227311

Etkinlik için daha fazla bilgi:

http://www.modeistanbul.org/labmode/radicaldemocracy/program/

Etkinlikle ilgili Ece Basay’ın yazısı: Gezi’s and the Battle for Public Spaces in Turkey

 

2010/12: imkanmekan / tersane / urbanruler

Temmuz 31, 2011 § 2 Yorum


_ medya içeriğini .pdf formatında görmek için tıklayınız.

2010/02: istanbul para-doxa / londra_istanbul

Temmuz 30, 2011 § Yorum bırakın


İstanbul Para-Doksa
Kent ve Mimarlık Üzerine Konuşmalar | Conversations on the City and Architecture
Boğaçhan Dündaralp, Aslı Kıyak İngin, Nilüfer Kozikoğlu
Pelin Derviş [editör] , Orhan Kolukısa [tasarım]
Garanti Galeri
Temmuz 2010
ISBN: 9789944731218

_ tartışma metinleri için tıklayınız.
_ “boğaçhan dündaralp/projeler” içeriği için tıklayınız.

2010/02: ropörtaj – değerlendirme / londra_istanbul

Temmuz 30, 2011 § Yorum bırakın

“Bu Tür Çabalar, Pek Çok Açıdan Kendisini Bir Deneyim Olarak Üretiyor”

_ röportaj metnini .pdf formatında görmek için tıklayınız.
_ röportaja ulaşmak için tıklayınız/arkitera-söyleşi
_ londra_istanbul değişim programı brüksel/CIVA programı

2010/02: değerlendirme / londra_istanbul

Temmuz 30, 2011 § Yorum bırakın

Londra-İstanbul Değişim Programı Amacına Ulaştı mı?

Aslı Kıyak İngin: Bence bir deneyim kazandırdı. Ve hala devam eden bir deneyim, bitmiş değil. Bu tür bir değişim programının sadece sunum ve gezi ile sınırlı kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Ortak üretim süreçleri denenmeye devam edilmeli. Ayrıca güncel kent ve mimarlık ortamı ile ilgili paylaşımların, görüş alışverişlerinin de bu tür programlara eklenmesi gerekir. Bir de İstanbul ölçeğinde bu tür değişim ve paylaşım ortamlarının yerel veya uluslararası ölçekte başlatılması faydalı olacaktır.

Boğaçhan Dündaralp: Bir etkinliğe ait bir durumu anlatmaktan çok, onun içinden çıkanı ifade etmek bana daha önemli geliyor. Bu nedenle durumu iyi ya da kötü olarak değerlendirmekten öte, bizim burdaki etkileşimimizle beraber sürecin sonunda nelerin açığa çıkacağı sanırım bu soruyu daha iyi ve faydalı olarak yanıtlayacaktır. Henüz sürecin tamamlanmaması, seyir grafiğinin değişkenliği ortak üretim bağlamında kişisel deneyime göre daha deneysel bir durum oluşturmuş görünüyor. Kişisel olandan daha sonuçsuz ve ızdıraplı bir süreç gibi görünüyor. Bu nedenle sonuç beklentisiz, sürecin sonunda oluşmuş deneyim olarak sonradan okumalara açık bir durum olarak bu konuyu ele almak gerekecek. Bu aşamada soru etkinliğinin mimarlık ortamında rolü ve bizim bunu ne kadar değerlendirebildiğimiz bağlamında sorulabilirse daha açıklayıcı olabilir.

”Exchange” değişim teması altında yapılan bu çalışma, İngilizler’in çok tipik ‘’bilgi toplama” ve kültürel ”tanıma” modelini sürdürüyor gibi görünüyor. Bizdeki gibi ”genç mimar” yerine ”emerging architect”i kullanıyorlar. Emerging gelecek vaad eden, umut veren bağlamında kullandıkları bir kavram… Gittikleri ülkelerdeki kendilerince farklı görünen taze, genç fikir ve mimarlıkları keşfetmeye yönelik bir niyet seziliyor. Ve kendi ülkelerini temsil eden benzer kuşaklarla etkileştirerek, bir tür ‘’merkez” olma sorumluluğu sergilemeye çalışıyorlar. Ancak bu niyetin bir çabaya dönüşmüyor olması, kendilerince karşısındakileri formüle etme konusundaki ısrarlı halleri, bunun aksi yöndeki açılım çabalarımızda fazlası ile ortamda bir gerilim yarattı. Bize bakışta bize kültürel pozisyonumuzu ‘’oryantalist” bir tavırla figürselleştirmeye çalışmalarını da onların en büyük zaafiyeti olarak gördüm. Mimarlık, Londra’da tasarım ve sanat gibi belirgin bir rol edinememiş olmasının ağırlığını hissediyor olmalarını fazlası ile hissettiğimi söyleyebilirim. Mimarlığın bu pozisyonu üzerine kafa yorsalarda bence bu kendileri için ağır bir hesaplaşma noktası oluşturmuş. Bu etkinlikteki çaba da tasarım ve sanatın Londra’da edindiği role benzer bir rol için bir dizi etkinlikle kendi varlıklarını gündeme getirmek olduğu söylenebilir. Londra Mimarlık Festivali de mimarlığı bir şekilde gündeme getirmek için benzer etkinliklerden biri olarak bu duruma eşlik ediyor.

Onların bu seçici geçirgen, koleksiyoner halleri, kendilerince formülleştirmeleri içinden geçtiğimiz özellikle yarışma-ortak çalışma ve workshop süreçlerindeki temel didişme konumuz oldu. Londra’daki mimarlık ortamını anlamak için bir fırsat olsa da onun için de bir şeyler yapıp yapamayacağımıza ait de bir sınama alanı yaratması da ilginç bir deney alanı oldu. Sürecin sonun merakla bekliyorum.

Nilüfer Kozikoğlu: İlk zamanlarda bize bir mail geldi ama Ömer ve Pelin’e gitmedi. Ben de o toplantıların hemen sonrasında kurumlara şunu sordum:”Sadece tanık mı olmak istiyorsunuz, yoksa tanımladığınız başka bir rol var mı?”. “Tanık olmak” cevabını aldım ve o günlerden başlayarak etkisiz eleman duygusu üzerimizdeydi. Çok açık söyleyeyim, kurgulanan şey zaten sonu planlanmış vaziyette. Çünkü gene İngiltere’nin kendi ortamının getirdiği hata yapmama ihtiyacı tam tersine hata getiriyor. Para meselesi, sorumluluk meselesi o kadar derin ki bu da fikir üretme yoğunluğuna gelebilme imkanını ortadan kaldırıyor. Örneğin jüri yapacağız, önerilerinizi gönderin diyorlar ama jüri kim belli değil. Büyük ihtimalle aynı dilde yazıp çizmeyeceğiz. Çünkü belli pratiklerin belli ortamlarda yarattığı ifade biçimleri vardır. Şunu söylemek istiyorum etkileşimde ya da yarışmanın derininde daha ilk günlerden bir çıkmaz içinde olduğumuzu hissettim. Bir malzeme göndersek de, bu nasıl anlaşılacak, değerlendirme kritiği ne, jüri raporu gelecek mi, jüri kimlerden oluşuyor hepsi belirsizdi. Ya çekip gidecektik ya da güle oynaya kendi yöntemlerimizle işin içinden baz alarak ilerleyecektik. Öyle oldu.

 _ röportaja ulaşmak için tıklayınız.

2010/02: london skies / londra_istanbul

Temmuz 30, 2011 § Yorum bırakın

London Skies/Yerleştirme

Soru:
The Architectural Foundation’ın 2010 Londra Mimarlık Festivali boyunca farklı etkinliklerde kullanmak istediği çatı terası, farklı aktivitelere kendini tek bir bir sahne üzerinden nasıl dönüştürebilir?

Tasarım Ekibi:
Boğaçhan Dündaralp, Aslı K. İngin, Nilüfer Kozikoğlu

_ http://uptheroof.wordpress.com/

2009/11: kent ve mimarlık günleri / londra_istanbul

Temmuz 30, 2011 § Yorum bırakın

The Architecture Foundation, Londra – İstanbul Uluslararası Değişim Programı
İstanbul’daki Genç Mimarlık Ofislerinin Karşılaştığı Zorluklar ve Fırsatlar
Değişim Programının tanıtımı: Elias Redstone (The Architecture Foundation)
Tartışma: Aslı Kıyak İngin, Boğaçhan Dündaralp (ddrlp), Nilüfer Kozikoğlu (Tuşpa NK)
Moderatörler: Pelin Derviş – Ömer Kanıpak

Tartışma Paneli – 1. Oturum
Tasarım ve Suç: Kentsel Müdahaleler ve Mimarın Pozisyonu
Tartışma:
Emre Arolat (EAA), Özgür Bingöl (GB), Arno Brandlhuber (Brandlhuber b&k+),
Boğaçhan Dündaralp (ddrlp), Ertuğ Uçar (Teğet)
Moderatör: İhsan Bilgin (Profesör, İstanbul Bilgi Üniversitesi)

_ etkinlik ile ilgili arkitera.com haberi için tıklayınız.
_ etkinlik programı için tıklayınız.
_ etkinlik bitiş-değerlendirme haberi için tıklayınız.
+
_ “londra_istanbul değişim programı paneli”

2009/11: imkanmekan / karaköy

Temmuz 29, 2011 § Yorum bırakın

‘Kent’e Miyopik Bakış;

 “Kent çağında yaşıyoruz. Kent bizim için herşey demektir-o bizi tüketiyor, biz de bu yüzden onu yüceltiyoruz.”   Onookome Okome

İçinde yaşadğımız çağda keşif bekleyen yeni hazinemiz: kent…

Tasarım ve planlama disiplinlerinin çoğunlukla makro planlama ve kentsel tasarım ölçekleri ile baktığı kentler, mikro ölçekte yeni bir  dünya vaad ediyor.  Nasıl bir dünya bu ? içinde yaşadığımız, gündelik ilişki ve etkileşimlerimizden  türeyen, çıplak gözle , bedenle ve insanla hemen deneyimlenen bir dünya… Bu dünya ile ilgilenenler ona mikro şehircilik (micro urbanizm) diyor.

Kent ‘ilişki’ üretir. Mikro şehircilikte,  mikro kamusal mekan ölçeğindeki  bu ilişkiler değil, ilişkiler arasındaki bağlar önem kazanır.  Varolan ilişkileri dönüştürecek, onları yeniden tanımlayacak olan… Bugün, bu ilişkilerarası bağlar, farklı disiplinlerce, disiplinlerarası ilişkilerle, farklı aktörler ve onların işbirliğinde araştırılmaktadır. Burada potansiyelleri keşfedip işaret etmek,  kentlilere bedenleri aracılığı ile kendi mikro mekanlarını üretebileceklerini hatırlatmak  gibi ‘eylemler’ söz konusu…  Kentlinin kendisi dışında olup biten, makro planlarla, politikalarla dayatılan ’kentsel kararlara’ ve ‘kentsel sterilleştirme’ eylemlerine  karşı kendi varlığını kentte inşa edebileceği, ilişkilendirebileceği, bazen ilişkileri çoğaltacak ‘motivatör’ bazen de ilişkileri hızlandıracak ‘katilizör’ roller üretmek burada olanaklı…

Pek çok disiplin ve kentli  bu anlamda ‘kent’ üzerinden kendine eylem ve ilişki alanı üretebilir. Kentin çeşitli bireyselliklerin bir yığını olduğu düşünülürse, bireyler arasındaki ‘mikro kentsellik’ nedir? Nasıl oluşur ? ‘Mimar’ olarak bu konuya nasıl bakababiliriz ? sorularını sormamız gerekiyor .Bu sorulara yanıt ararken mimarlığa yönelik becerilerimiz ve elimizdeki araçlar bu potansiyelleri keşfedebilmemizde yardımcı olacaktır. Bu bağlamda ‘imkan_mekan’  Karaköy Atölyesi;  henüz istanbul’da hayatımıza yalnızca sanat projeleri  ile sızmış olan, gündelik hayat pratiklerimizde  yeterince yer bulamayan, kent ve kentlinin yeni deneyimler üzerinden  birtakım olanakların farketmesini  sağlayacak, kamunun yaratıcılığını arttıracak arayüzler ve alternatif akılların oluşmasına yardımcı olmasını sağlayacak çok önemli  bir fırsat sunmaktadır.  Bu nedenle,  atölye ürünlerine “anlamak, açığa çıkarmak, görünür kılmak, yeniden ilişkilendirmek…” gibi kavramlar çerçevesinde yeniden bakmak, bu ölçekte araştırdığımız sorularımız için zihin açıcı olacaktır.

“Yeni manzaralar keşfetmek yerine yeni gözler geliştirmeliyiz.”  Marcel Proust

Boğaçhan Dündaralp, ddrlp

_ “imkanmekan/karaköy”
_ imkanmekan tarafından hazırlanan “karaköy atölyesi kitapçık” için tıklayınız.

2009/10: yaratıcılık, yaratıcı mekanlar ve kent / panel

Temmuz 29, 2011 § Yorum bırakın

2009/01: temas projesi / forum/sergi: haliç parkı

Temmuz 29, 2011 § Yorum bırakın

Esra Fidanoğlu, Emre Koyuncuoğlu, Ahmet  Önder, Ceren Balkır Övünç yürütücülüğünde İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Bölümü Mimari Tasarım Atölyesi öğrencileri ile Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri  ve Edebiyatı Bölümü Kültür Dersleri başlığı altında verilen “Farklı alanlar için Oyun Yazarlığı” dersi öğrencileri bir araya gelerek İstanbul’da yaşayan birçok farklı kültürün insanlarının birbirleriyle TEMAS etmeleri üzerinden toplumsal yaşama katkıda bulunma çalışmalarına Ekim 2007 de başlamışlardır.

Haliç çevresinde tasarımlanan TEMASmekanların tartışmaya açıldığı TEMASforum/sergi:Mekan (17Ocak2008/İKÜ) ile performansların canlandırıldığı TEMAS:Performans (3Mart2008/BÜ) ile TEMASforum/sergi:İstanbul (9Haziran2008/İKÜ) ile TEMAS noktalarının İstanbul’a yayılması durumu sorgulansının ardından, 24 Ocak 2009’da İKÜde TEMASforum/sergi: Haliç Parkı gerçekleştirilecektir.

Haliç’in metropolitan bir park olarak dönüşmesi bağlamında TEMAS AĞI ile örülmesi hedefine yönelik olarak gerçekleştirilen atölye tartışmalarına dayanan mimari tasarımlar, 2008-2009 Güz yarıyılı Mimari Tasarım Atölyesi ikinci ve dördüncü sınıf öğrencileri tarafından tartışimaya açılmakta.

_ etkinlik haberi için tıklayınız.

2008/10: temas projesi / seminer

Temmuz 28, 2011 § Yorum bırakın

TEMAS seminer / Yeni olasılıklar ortamı olarak KENTle bir zihinsel karşılaşma modeli;
URBAN.?:!+&-()_*></… araştırma projeleri – BOĞAÇHAN DÜNDARALP (ddrlp)

“Karşılaştığımız ve karşılaşacağımız dünya sürekli değişiyor,başka bir hal alıyor. Bu dünyada yeni karşılaşmalara hazırlıklı olmak için zihinsel olarak hazırlıklı olmak gerekiyor.” diyen ddrlp, 2006’dan bu yana müşterisi olmayan, kent temalı, kentle ilgili konular üzerine projeler, düşünceler üretmeye çalışıyor. Kentin görünmeyen potansiyellerininin araştırıldığı; yeni mekan, karşılaşma ve iletişim olanaklarının görünür kılınmaya çalışıldığı bu projeler; bir mimari tasarım ofisinin Ar_ge projeleri olarak da görülebilir. Bu çalışmalar, bir yandan ddrlp’nin var olan projelerini besliyor, bir yandan da kente, insana, yaşantıya yönelik yeni bir bakış üretmek ve onun arkasındaki durumları anlamak, araştırmak üzerine kuruluyor.

Yalnızca mimar ve mimarlıkla sınırlı değil farklı disiplinlerle işbirliği içinde oluşturulmaya çalışılıyor ve (medyalar, akademik ortamlar, sergiler gibi…) farklı ortamlarda tartışmaya açılarak, araştırılan konularda bir iletişim ve beslenme aracına dönüştürülüyorlar. Bu beslenme kanalı; bir mimarın içinde bulunduğu ortamla kendi araçları üzerinden nasıl ilişkiler kurabileceğinin de bir araştırması aynı zamanda…

2008/08: imkanmekan tersane / urbanruler

Temmuz 28, 2011 § Yorum bırakın

“2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na sunulmak üzere, İmkanmekan tarafından gerçekleştirilen atölye çalışması, Camialtı Tersanesi’nin var olan potansiyelleri üzerinden küçük müdahalelerle dönüştürülmesine odaklanıyor.” -imkanmekan 

urbanruler
kamusal mekanda ölçek deneyimi

T: Büyükbaba bak! Şuradaki vincin de yüksekliği neredeyse 60 metre !
B: Evet, yaklaşık 20 katlı bir bina yüksekliğinde, yanımızdaki bina yüksekliğinin neredeyse ikibuçuk katı…
T: Bu bina ne kadar kocaman, oysa vinç 170m uzaktan bakınca hiç o kadar kocaman görünmüyor. O zaman binanın arkasındaki vinçle bu vinç aynı yükseklikte olabilir. Bana ilk bakışta uzaktaki daha küçük gibi gelmişti…
B: Evet uzaklık ve perspektif bizim algımızı yanıltabilir. Çevrendeki binaları, yolları buradaki gibi ölçme aracı olarak kullanabilirsin.
T: Büyükbaba, normal bir insanın bir adımının 63 santim olduğunu, ama ben çocuk olduğum için adımımım daha küçük olacağını söylemiştin ya ?
B: Evet ?..
T: Yani; ben şimdi vince kadar adımlarımı saysam, adım sayımı 170’e bölsem, kendi adımımım kaç santim olacağını bulabilirim değil mi ?
B: Harika! Çok çabuk kavrıyorsun.
T: Sonra da vinç’le şuradaki bina arasını adımlayıp, vinçten ne kadar uzakta olduğunu bulalım mı ?

_ “imkanmekan/urbanruler”
_ “imkanmekan/tersane”

Creative Commons License
“urbanruler” proje görselleri is licensed under a Creative Commons Attribution-NoDerivs 3.0 Unported License.

2008/06: temas projesi / forum/sergi 2

Temmuz 28, 2011 § Yorum bırakın


“İstanbul’ da yaşayan bir çok farklı kültürün insanı kendilerini ve birbirlerini anlıyor ve kabul ediyorlar mı? Tarihimizde olumlu sonuçlarını gördüğümüz toplumsal birliktelik ve paylaşma kentin doğru noktalarında tasarımlanacak buluşma mekanları ile gelişebilir, yeni bir boyut kazanabilir mi?” (-temas projesi tanıtım dosyasından)

2008/03: kentsel konteyner / urbanecopolis

Temmuz 28, 2011 § Yorum bırakın


_ medya içeriğini .pdf formatında görmek için tıklayınız.

2008/01: temas projesi / forum 1

Temmuz 28, 2011 § Yorum bırakın


“İstanbul’ da yaşayan bir çok farklı kültürün insanı kendilerini ve birbirlerini anlıyor ve kabul ediyorlar mı? Tarihimizde olumlu sonuçlarını gördüğümüz toplumsal birliktelik ve paylaşma kentin doğru noktalarında tasarımlanacak buluşma mekanları ile gelişebilir, yeni bir boyut kazanabilir mi?”
(-temas projesi tanıtım dosyasından)

2007/11: temas projesi / ara jüri

Temmuz 27, 2011 § Yorum bırakın

“İstanbul’ da yaşayan bir çok farklı kültürün insanı kendilerini ve birbirlerini anlıyor ve kabul ediyorlar mı? Tarihimizde olumlu sonuçlarını gördüğümüz toplumsal birliktelik ve paylaşma kentin doğru noktalarında tasarımlanacak buluşma mekanları ile gelişebilir, yeni bir boyut kazanabilir mi?”
(-temas projesi tanıtım dosyasından)

2007/01: kent göçebeleri / urban nomads

Temmuz 27, 2011 § 1 Yorum

_ medya içeriğini .pdf formatında görmek için tıklayınız.
_ “micro-compact” dosyasını görmek için tıklayınız.

2006/04: oda projesi / “radyo içinde radyo, 101.7 fm” / açık radyo 94.9

Temmuz 22, 2011 § Yorum bırakın

açık radyo | 94.9 | radyo içinde radyo 101.7 fm | oda projesi | 13.04.2006 | boğaçhan dündaralp | hakan tüzün şengün | mert eyiler

açık radyo | 94.9 | radyo içinde radyo 101.7 fm | oda projesi | 20.04.2006 | boğaçhan dündaralp | hakan tüzün şengün | mert eyiler

Where Am I?

You are currently browsing entries tagged with kent at boğaçhan dündaralp.