2019/10: Mimarlığın Yeni Olasılıklarını Düşünmek / 2019 Dünya Mimarlık Haftası / Van Mimarlar Odası Şubesi -Yüzüncü Yıl Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi / Söyleşi
Şubat 19, 2020 § Yorum bırakın
Mimarlık Haftası Etkinlikleri kapsamında 30 Ekim 2019 tarihinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Nihat BAYŞU Konferans Salonunda Boğaçhan DÜNDARALP söyleşi etkinliği, gerçekleşti. Mimarlar Odası Van Şubesi’ne davetleri için teşekkür ederiz.
2019/08: Bir Başka Dönüşüm Hikayesi: Fide Okullari Sürreyapaşa / Çelik Yapılar Dergisi / TUCSA / Türk Yapısal Çelik Derneği
Ağustos 17, 2019 § Yorum bırakın
2019/06: Bir Monografi Denemesi: Mimar Boğaçhan Dündaralp ve Başka Mimarlık Olasılıkları / Yüksek Lisans Tezi / A Monography Experiment: Which is About Architect Bogachan Dundaralp and other Architectural Possibilities / Master Thesis/ Hülya Irmak / Mardin Artuklu University
Haziran 11, 2019 § Yorum bırakın
2019/05: Çocukların Mimarlığı: “Block by Block” Seferihisar / Arredamneto Mimarlık/ Sayı 331
Mayıs 13, 2019 § Yorum bırakın
Katılım Dili
ddrlp mimarlık ve tasarım hizmetleri, 2005’ten bu yana, mimarlık bilgi alanı içinde kent ve yapı ölçeğinde mimarlık problemleri ve farklı mimarlık ölçeklerine ilişkin çözüm stratejilerini araştırıp, geliştirilmeye çalışan; mimarlık, tasarım ve danışmanlık hizmetleri veren, strateji ve proje üreten bir tasarım ofisi. Son 10 yıldır çocuk ve eğitim mekânları ile katılımcı tasarım konularında odaklı çalışmalar yapmaktadır.
- Katılımcı Tasarım Modeli için Temel Sorular:
Katılımcı model ile tasarım yapma konusu çetrefil bir konu.
Katılıma neden ihtiyaç duyulduğu, kimin tarafından nasıl tanımlandığı, kimlerin nasıl katılarak aktif bir rol oynadığı, konunun en can alıcı, belirleyici soruları…
Bu soruların karşılığı olan yanıtlar modelin tutarlılığı, sürekliliği ve sonuçları için oldukça önemli.
- Katılım ortamı
Katılımcı, demokratik bir planlama anlayışına çocukların katılımının önemsenmesi, demokratik bir katılım kültürü oluşturmanın temellerinin atıldığı ve aktif olarak yaşayan Seferihisar Çocuk Belediyesi burada önemli bir ayırt edici ortam sunmakta. Çoğu kez ortada var olan, yaşayan ve çalışan demokratik katılım ortamı yoktur. Uygun ortamın hazırlanması da ayrı bir süreç gerektirir.
- Katılımın nedenselliği ve aktörleri
Katılımcıların katılım yoluyla edinilen deneyimlerin, üretilen çalışmaların profesyonel kanallar ile tartışılması, değerlendirilmesi ve işlerlik kazandırılması; bunun süreç boyunca birbirlerini besleyecek biçimde katılım modelleri ile de desteklenmesi en ideal durum.
Bu çalışma hem aktörleri bir araya getirme hem de çalışma anlamında workshop programının iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyoruz.
- Katılımın amaçları
Katılımcı süreçlerin en önemli toplumsal rolü hiç kuşkusuz “katılımcılar arasındaki ortak dilin üretilmesi” deneyimi üzerine kurulu. Bu demokratik kültürün nasıl bir toplumsal işbölümü ve ortak dil üzerine inşa edileceği, bunun hangi ortamlarla zenginleştirilip süreklilik kazanacağı da bir başka önemli nokta. Biliyoruz ki bu çalışma Seferihisar’daki gençlik kampı için bir başlangıç. Çalışma sürecinde aktörler ve aralarında kurulacak çalışma biçimi bu dilin niteliğini gösterecek. Merakla sonraki adımları bekliyoruz.
- Katılımcıların katkı ve sahiplik duygusu,
Katılımın doğrudan özneleri olan çocuklardan alınan geri dönüşler değerlendirme açısından en kıymetleri ölçütleri bize sunuyor. Çalışma hakkında Devin Dündaralp (yaş 12 / Block by Block Seferihisar katılımcısı) ile yaptığımız konuşmalarda sorduğumuz sorular ve yanıtları bize bu anlamda bazı fikirler verebilir:
- Düşüncelerinin kısıtlandığını hissettin mi ? Hayır.
- Kendini ifade etmekte zorlandın mı ? Hayır
- Minecraft üzerinde çalışmak bir sınırlama mı getirdi yoksa kolaylaştırdı mı ? Bence kolaylaştırdı Neden ? Çünkü yapmak istediklerimizi hızla oyuna aktarabildik. Peki ayrı ayrı kağıtlara çizseydiniz ? Ortak konuşmalar olmazdı. Farklı bir şey mi çıkardı ? Evet
- Zaman kendi düşüncelerini ifade etmek için yeterli miydi ? Yeterliydi.
- Düşünmediğin ama ortak çalışma sayesinde yeni şeyler düşünme imkanını oldu mu ? Evet, kendi düşüncelerimiz dışında konuşarak karar verdiğimiz noktalar oldu. Peki istemediğin sence olmaması gereken şeyler de oldu mu ? Oldu ama o da arkadaşlarımın düşüncesiydi.
6 .Peki bunlar üzerine konuştunuz mu? Hepsini değil. Bazılarını…
7. Araziyi gördükten sonra çalışmalarınız sence değişir miydi? Sadece yerleri değişir diye düşünüyorum.
8. Tüm grupların yaptığı çalışmalar üzerine ortak daha kalabalık bir ortamda konuşmak, birbirinizin yaptıklarını tartışmak hakkında ne düşünüyorsun? Kendi düşüncelerim dışında farklı şeylerin de olabileceğini gördüm.
Boğaçhan & Berna Dündaralp
pdf olarak okumak için tıklayınız.
2019/3: Mimarlarla Buluşmalar / İstinye Üniversitesi /istanbul
Nisan 10, 2019 § Yorum bırakın
Türkiye’nin önde gelen mimarlarının katılımıyla gerçekleşecek ve 14 hafta sürecek “Mimarlarla Buluşmalar” etkinliği; ünlü mimarlar Levent Çırpıcı, Can Çinici, Cem Sorguç, Boğaçhan Dündaralp, Emre Torbaoğlu, Emre Erkal, Özgür Bingöl, Kerem Erginoğlu, Hasan Çalışlar, Ömer Selçuk Baz, Erhan Vural, Ahmet Vural, Ahmet Alataş ve Emir Drahşan seminer verecek. Programın son iki haftasında ise, “So Mimarlık”tan Sevince Bayrak ile Oral Göktaş ve “PAB Mimarlık”tan Pınar Gökbayrakile Burçin Yıldırım öğrencilerle bir araya gelecek.
Mimarların çalışma yöntemlerini ve proje esnasında işledikleri süreçleri öğrenen öğrencilerin mesleki vizyonlarının genişleyeceğini belirten Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Güzin Kaya, ‘’Öğrencilerimiz farklı deneyimlerle karşılaşarak yaratıcı taraflarını destekleyecek. Farklı düşünme biçimleri olduğunun farkına varacak.’’ sözleriyle seminerlerin önemine dikkat çekti. Konuk olacak mimarlardan kiminin hala elle çizim yapmayı tercih ederken, kiminin sadece yeni teknolojileri kullandığını belirten Prof. Dr. Güzin Kaya, ‘’Mimarlığa dair farklı düşünceleri, farklı yaklaşımları ilk ağızdan dinlemek çok önemli. Öğrencilerimiz Türkiye’de mimarlık mesleğinin nasıl işlediğini görme şansı yakalayacaklar. Mimarlık alan tecrübesinin çok değerli olduğu bir alandır’’ der.
Mimarizm haber için tıklayınız.
Bi-özet haber için tıklayınız.
program icin tıklayınız.
2018/11: A Green Intervention: Emerging Community Gardens of Istanbul /Bleda Öztek Master’s Thesis /Bauhaus University Weimar
Ocak 15, 2019 § Yorum bırakın
2017/12: Türkiye Mimarlığını Sorguluyor / kitap / YEM yayınevi
Şubat 28, 2018 § Yorum bırakın
Türkiye mimarlığının mesleki ve akademik alanda önde gelen bu 12 ismi, “Neredeyiz? Yeni bir mimari praxis üretmek mümkün mü? Siyaset, mimarlık ve etik ilişkisi nasıl yürüyor? Bugünün tarihsel ve toplumsal koşulları içerisinde meslek ideolojimiz nedir? Türkiye’de imar nasıl düzelir? Her diploma sahibi mimar; her bina mimarlık ürünü müdür? Türkiye’de mimarlık yarışmaları imarın neresinde?” sorularına yanıt arıyor.
İktidar-mimar ilişkisi, siyasi erkin mimarlığa etkileri, plan değişikleri, 2B arazileri ve kentsel dönüşüm karşısında mimarın vicdani sorumlulukları, TOKİ uygulamaları, etik tartışmalarının nesnesi olmuş yarışmalar, mimarlık eğitiminin düzeyi, genç mimarların mesleğe atılma sürecinde yaşadıkları sorunlar, yukarıdaki temel sorulara aranan yanıtlar üzerinden irdeleniyor.
Boğaçhan Dündaralp’in metnini pdf olarak okumak için tıklayınız.
Türkiye, Mimarlığını Sorguluyor!
YEM Yayın – TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi
Yayına Hazırlayan: Can Şimşek
ISBN: 978-605-4793-06-8
1. Baskı
Kasım 2017
Türkçe
160 sayfa, renkli, kuşe kâğıt, karton kapak
14,5×20,5 cm
2017/12: Artifaktlar*, Detay ve Nöroplastisite** / Betonart 55 / Tema: Detay
Şubat 28, 2018 § Yorum bırakın
Artifaktlar*, Detay ve Nöroplastisite**
“ Niyetim konuyu modern dünya, modern insan, teknolojiye bağımlı dönüşüm, kapitalizm ile beyin arasındaki biçimsel organizasyonların analizinden doğan tartışmalar ve buna bağımlı tasarım, detay okumaları gibi derinlik ve ölçek olarak boyumu aşan bir tartışma zeminine çekmek değil. Daha temelde duran ve temas edebildiğimiz gündelik pratikler, bazı ortaklıklar, örnekler üzerinde dolaşmak ve otomatiğe bağladığımız reflekslerimizden kaynaklanan çaresizlik duygumuzu da biraz sorgulamak… Detayın ise burada açık ve kapalı sistemler içinde ve arakesitinde reflekslerimizi ifşa eden bir rol üstlendiğini düşünüyorum. Robert Pirsig, ‘niteliği’ öznenin nesneye bakışı olarak tarif etmişti. Bu ifşayı ( ‘detay’ konusuna bakışımızı) sadece mimarlık alanı ile sınırlı tutmama isteğim; açmazlarımızın ardında yatan bakış ve yaklaşımların ardına bakma; bir davranış örüntüsü (‘pattern’i) keşfetme dürtüm ile belki açıklayabilirim. “
Betonart 55 I Bogachan Dundaralp I artifaktlar, detay ve nöroplastisite
*Artifakt: 1. insan eliyle oluşturulmuş, yapay yapı veya görünüm, artefakt. 2. Fiziksel veya kimyasal olaylar sırasında meydana gelen ve doğal olmayan bir ürün. /TDK
**Nöroplastisite: Plastisite terimi yunancada “plaistikos” kelimesinden kaynaklanır ve biçimlendirmek, şekil vermek anlamına gelir. Nöroplastisite; merkezi sinir sisteminin çevresel değişimlere uyum gösterebilme yeteneğidir. Nöraplastisite beynin öğrenme, unutma ve hatırlama yeteneklerine işaret ederek, beyindeki nöronlar ve oluşturdukları sinapsların vücudun içinden ve dışından gelen uyaranlara bağlı olarak gösterdikleri yapısal ve işlevsel değişiklikleri kapsar.
“Yüzyılların biriktirdiği yapı bilgisini mimarlar artık kullanma ihtiyacı hissetmiyor. Endüstriyel olanın, sayısal olanın ve hesaplanabilir olanın sözde, sahte özgürlüğü içinde tasarlıyoruz. Sahte özgürlük diyorum çünkü özgün üretimler açısından bize fazlasıyla potansiyel ürettiği düşünülen bu ortam bize; içe kapanan ve birbiriyle ilintisi olmayan; ortak bilgi kaynağından beslenmeyen, endüstriyel olanın koşullarını dayattığı, türdeş, montaj ve varyasyona dayalı yapay mekanlar üretmekten öte şimdilik yeni bir şey söylemiş değil.”
Betonart 55 I Bogachan Dundaralp I artifaktlar, detay ve nöroplastisite
Görseller: Mindhunter (TV Dizisi), 2017, Netflix, jenerikten
2017/11: Kuzguncuk Bostanı / Bostan Hikayeleri / #66Kolektif
Şubat 26, 2018 § Yorum bırakın
‘İlia’nın Bostanı’ olarak da anılan Kuzguncuk Bostanı, her yıl yapılan çekilişlerle belirlenen alanlarda Kuzguncukluların ekim dikim yaptığı, bunun ötesinde haftanın yedi günü genç yaşlı herkesin bir araya gelerek vakit geçirdiği bir mahalle bostanı. #66Kolektif ‘nin Bostan Hikayeleri kapsamında hazırladığımız bu videoda, Kuzguncuklu mimar Bogachan Dundaralp, bu bostanın kuruluşuna, işleyişine, ürünlerine, ihtiyaçlarına ve emellerine dair süreçleri anlatıyor, kendi deneyimlerini paylaşıyor. ”
Web sayfasından incelemek için: http://bostanhikayeleri.com/kuzguncuk-roportaj/
Bostan Hikayeleri Dergisi için:
http://bostanhikayeleri.com/dergi-2017-kasim/
2017/10: Tesisat Mühendisliği Dergisi / S.161 / tmmob makine mühendisleri odası
Şubat 26, 2018 § Yorum bırakın
Yayın 10 Nisan 2015 Cuma günü 17.30-17.00 saatleri arasında yapılan “Bütünleşik Tasarım ve Uygulayıcı Beklentileri” paneli özetidir.
Panel Yöneticisi: A. Zerrin YILMAZ – İstanbul Teknik Üniversitesi
Panelistler: Mimari Tasarım – Boğaçhan DÜNDARALP – ddrlp Mimarlık, Mekanik Tasarım – Süleyman AKIM (TTMD), Statik Tasarım – Murat ŞENER – İnşaat Yük. Mühendisi, Elektrik Tasarım ve Uygulama – V. Tuncer ÖZEKLİ (ETMD), Bütünleşik Uygulama ve Beklentiler – İrfan ÇELİMLİ (MTMD)
2017/10: Betonart Yazar Buluşmaları / Eğitim Yapıları / StudioX / betonart53
Şubat 26, 2018 § Yorum bırakın
Her sayıda farklı bir konuk editör işbirliği ile farklı bir temada hazırlanan mimarlık, tasarım ve sanat dergisi BETONART, ele aldığı tema paralelinde konuk editör ve yazarlarını okurlarıyla buluşturuyor.
Dergiye katkıda bulunanların hem dergi ekibiyle hem de birbirleri ile tanışma, görüşme fırsatı bulduğu, dergi ekibi, konuk editör ve yazarlarla o sayının hikayesinin paylaşıldığı, sayfalara sığmayanların, akıllara takılanların hep birlikte tartışıldığı, tema ile sınırlı kalmayıp mimarlık, tasarım ve sanata dair gündemde ne varsa hepsinin konuşulduğu BETONART Yazar Buluşmaları #53 Studio-X ev sahipliğinde gerçekleşti
Buluşma kapsamında “Eğitim Yapıları” teması ile hazırlanan 53. sayının konuk editörleri PAB Mimarlık’tan Pınar Gökbayrak, Ali Eray ve Burçin Yıldırım ile Emre Gündoğdu ve Boğaçhan Dündaralp, BETONART Yayın Kurulu üyelerinden Ozan Avcı’nın moderatörlüğünde bir araya geldi.
Moderatör:
Ozan Avcı
Konuşmacılar:
Pınar Gökbayrak
Ali Eray
Burçin Yıldırım
Emre Gündoğdu
Boğaçhan Dündaralp
Tarih: 24 Ekim 2017
Saat: 19:00
Yer: Studio-X İstanbul
http://betonart.com.tr/dergi/e%C4%9Fitim-yap%C4%B1lar%C4%B1
2017/07: 10 numara / Raf Dergisi – Kapak / S.69
Şubat 26, 2018 § Yorum bırakın
2017/06: Fare Magazine / The Seven Hundred Year Orchard /Kuzguncuk Bostan / City culture through food, history, and community.
Şubat 26, 2018 § Yorum bırakın
Before concrete roads and steam-powered ferries, a green belt lined the Bosphorus, and studded with quaint and colorful villages like Kuzguncuk, it was the rule of coastline life and not the exception. Since the mid-nineteenth century, linkage between the Bosphorus villages and their local megalopolis brought bustle, opportunity, and accessibility, but it also joined their fate to the sprawling mass before them. Many Bosphorus villages underwent major facelifts; transformations and “renewals” brought to their logical extreme through the sort of development schemes that entail wholesale demolition. The regrettable truth is that in present-day Istanbul, these historic villages face a real threat; some vanish completely.
Kuzguncuk is an ancient site along the Asian shores of the Bosphorus. It is shaped by natural borders: the green grove of the Fethi Pasha Woods to the west, and the medieval Nakkaş Baba cemetery to the east. Nowadays it is valued for its two rare features: mahalle culture (the traditional intimate village life and social dynamics of old world Istanbul) and its bostan, or urban garden, a part of an ancient, vast, and highly self-sufficient urban agricultural system.
Today Kuzguncuk’s bostan forms a sizable proportion of its total area, and doubles as a park, meeting space, and communal hub for the village. Amazingly, while many bostans across the city continue to vanish, Kuzguncuk’s garden thrives.
I first visited Kuzguncuk’s bostan with a group of friends one winter morning under a deluge of cold rain. Our timing was poor to say the least, and we’d missed the bulk of the harvest by a month; at that point there were few signs of life in the garden besides the perennial black cabbage. That’s a sharp contrast to the warmer months, when the garden grows more than two-dozen crops including: chili peppers, tomatoes, corn, okra, aubergines, spinach, peas, carrots, and more. We expected the winter garden to be dreary, but the morning of our visit, we were greeted by a troop of school kids who turned a series of large puddles into a splash-park.
The bostan shares a practical and symbolic role in the life of a neighbourhood that battles to maintain its distinction and authenticity. These qualities have long been an attraction to newcomers, notably in the ‘80s and ‘90s, when a generation of artists, architects, and academics moved to the village. Today they share deep-rooted connections to the garden and form the bulwark of its bostan’s defense against redevelopment. “When I was studying architecture 20 years ago,”,says Tülay, a local activist, “I shared a house with some friends across from the bostan. When we came back from school in the evening we would go and pick our tomatoes and aubergines ourselves…”
When Kuzguncuk’s bostan sprang to life several centuries ago, it was one of several hundred urban gardens across the city. Medieval Istanbul made masterful use of its urban greenery through a manipulation of space and a keen understanding of the seasons. Its gardeners organized themselves into guilds, and a whole series of producers and suppliers existed to support the bostans—basket weavers, seed suppliers, and so on. For 700 years the city’s bostans had the incredible wherewithal to support half a million inhabitants with fresh vegetables. Neighbourhoods had specialty crops, like the fragrant strawberries of Arnavutköy, and the small, aromatic cucumbers of Cengelköy. Yedikule’s bostan, the city’s most ancient garden, which still hug the Theodosian Walls, used to produce a soft, almost buttery lettuce.
These are the networks and relationships that lasted into the middle of the twentieth century. New regulations—such as a bill that forbade grazing of livestock— compounded stiff competition from vegetable producers in the Black Sea. These conditions made it extremely difficult to reach a living wage as a gardener. As a result, many if not most bostan owners have opted to sell their land over the last half-century, meaning that most of the city’s bostans have disappeared in the last half-century as owners prefer to sell their land. Many bostans have met particularly ignominious ends, like Arnavutköy, which disappeared under a car wash.
Locals call the Kuzguncuk bostan, “Ilya’s orchard,” citing the now-deceased but much-beloved Greek gardener, the last of an unbroken line to tend the garden’s fields. Greek communities have lived in Kuzguncuk for more than a thousand years: the village’s earliest structure, a Greek Orthodox Church, dates from the 800s. In the 1400s Greeks welcomed the settling of Sephardic Jews, and later Armenians in the 1700s. It wasn’t until the 1950s that a significant Muslim population, including many Turkish migrants from the Black Sea, moved to the village; before then, the few Turks who lived in Kuzguncuk were the Ottoman elite who built their magnificent wooden yalı along its shores. Nowadays the architecture reflects the neighborhood’s intimate and unassuming nature; an Armenian church and Turkish mosque stand close enough as to be practically conjoined, and historic residential areas feature wooden homes limited to just a few stories high, a stark contrast to the city’s concrete districts.
Ilya was the last gardener of his family, but not their last descendant; ownership of the land slipped out of the family amidst rather dubious controversy. In 1964 the Turkish government revoked the right of its Greek populace to permanent residency and local authorities began to exploit this measure as a lucrative source of income generation by seizing properties on the grounds of abandonment. “Ilya’s orchard” was one such property apparently “abandoned” by his family after his death— and sold to a private bidder.
The land was re-sold a few years later, this time to the local Üsküdar municipality, who planned to use most of the bostan’s land for a large primary school. Tülay Atabey and other local architects proposed to the municipality an alternative development plan for the bostan: they focused on repurposing it with a “right to use” rather than a “right to property”, and demonstrated how the bostan could host public events—festivals, outdoor movie screenings, and markets—involve both adults and kids, and, through the use of raised growing beds, even offer access to gardeners with disabilities as well.
The local community mobilized to show support for the alternative bostan project across media channels and through festivals, workshops, and widespread demonstrations. Across the city, the bostan became a symbol for the larger battle against expansive urban renewals. Tan Morgül, another prominent member of this collective, ushered its rallying cry: “the Kuzguncuk Bostan is Kuzguncuk’s memory, its breath, its colour! Let’s not allow anyone to touch our history, our breath or our green!” The locals boast that the campaign was the most significant protest until Gezi Park in 2013.
Üsküdar’s primary school plans were ultimately shelved, to great relief, in favor of the alternative bostan project. Now, since 2010, locals have been able to develop the land in ways that suit the community; also leading to a sharp rise in activity. There is now so much demand for the garden’s 100 allotments that they must be decided by annual lottery.
///
While my friends and I only saw the bostan in the winter, it was clear how it actively works for the community throughout the year: in the spring and summer evenings it hosts outdoor movie screenings and theater performances, and experts travel from different universities across Turkey to lead workshops. During the festive nights of Ramadan, locals break their fast together outdoors. In autumn, the neighbourhood communes to celebrate the harvest, teaching local kids about a range of produce. On the weekends, the streets spill out into a market bazaar. From the windows and balconies of nearby houses, the people of Kuzguncuk can hear nightingales sing into the early hours of morning.
After leaving the bostan, we were toured down Kuzguncuk’s main street by locals Tülay Atabey, Boğaçhan Dündaralp, and Aylin Örnek. We were taken to a local café, Kuzguncuk Pita, owned by Aylin. Tea was quick to emerge, along with plates of different sweet and savory pastries from the home-style kitchen. A full range of soft sheep’s milk cheeses were stacked behind tall glass counters at the corner of the kitchen. Through the café’s wide windows it was hard to ignore how the hanging greens of the ambling trees, the settled and slow pace of passerby, coffee-drinkers, and cats alike lent this area a peace worlds’ apart from the speed and relative chaos of some of the city’s other neighbourhoods. This, I thought, was the beauty of Kuzguncuk, this unexpected bastion of village life.
2017/19.06: Şehir Hepimizin (28): Mimaride farklı yaklaşımlar: İpek Akpınar, Cenk Dereli ve Boğaçhan Dündaralp /Medyascope TV
Haziran 20, 2017 § Yorum bırakın
2017/5: öğrenmenin mimarisi / betonart 53
Mayıs 31, 2017 § Yorum bırakın
2017/01: Kuzguncuk Bostanı / Dayanışma Mimarlığı Sergisi ve Kitabı / Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Mayıs 19, 2017 § Yorum bırakın
2016/12: Fide Okulları /tasarım dergisi 266
Aralık 21, 2016 § Yorum bırakın
pdf olarak okumak için: fide_okullari
2016/08: Betonart 50/ 50.sayı için:
Ağustos 14, 2016 § Yorum bırakın
NTO*
Pirsig, niteliği öznenin nesneye bakışı olarak tarif etmişti. Periyodik olarak hazırlanan bu nesneyi elimize her alışımızda içerik ne olursa olsun titizlikle hazırlandığını hissetmek; okurkerken keyif almak, dergiyi geri dönüşüme atmak yerine saklamak, bir sonrakine merak duymak, okurun, yazanın, konuk editörünün,yayın ekibinin ve destekçisinin ortak duygusu ise epey önemli bir iş yapılıyor demektir. Hele pek çok sektörel yayının ‘okunacak’ değil ‘bakılacak’ dergi yaptığı; pek çok mimarın da okumak, düşünmek yerine ‘bakmayı’ tercih ettiği bir coğrafyada bu çaba sayı dönümlerine bırakılmayacak kadar önemli… Oysa ismi betonart, mimarından, mühendisine, yatırımcısından, yapımcısına kargadan başka kuş tanımayan, beton’dan başka bir malzeme kullanmasını düşünemeyen bir toplumda yayınlanıyor. Düşünemiyor ama bilmiyor da yapamıyor da… Betonun 100 yıllık tarihinde betonu düşünerek kullanmış örneği bir elin parmağı kadar olduğu düşünülürse bu argümanı çürütmek için çok yol katetmeye ihtiyacı var…
Betonart izleğinden taviz vermeden, inatla, yeni açılımlar sunmaya iyi ki devam ediyor. Kendi adıma okumaya ve saklamaya değer bulduğum ender bir yayın… Umarım yolculuğu nice 50’leri bulur. #direnbetonart
Boğaçhan Dündaralp, mimar
* Nesli Tükenmekte Olan
Betonart 50. sayı konuk editör metinleri pdf: Konuk Editörler
2016/07: Housing Conflict in Turkey and Manual for Survival /Architectures CREE 376: Resistances
Temmuz 9, 2016 § Yorum bırakın
Housing Conflict in Turkey and Manual for Survival
The drawings of Survival Manual for TOKİ dwellers inspired by French architect/urbanist Yona Friedman’s approach of the manual of drawings for dwellings and settlements. As Yona introduced defending self-built housing and concepts of self-organized settlement in his most of his drawings; he always inspired me about how to think and contemplate on dwelling and housing issues as an architect. The text and drawings is about the government run centralized housing administrative department of Turkey that how this department managed and directed policies of housing in the last 10 years. The affect of its housing management resulted with new urban and housing policies, eviction and forced migration, as well a state run housing market speculation in Turkey. These had impacts both in architectural practice and lower middle class families dwelling. The manual is the outcome of our conducted interviews and site-research of a gated housing structure Bezirganbahçe in Ayazma/Istanbul.
for english text:BDundaralp
for manual: Toki Dwellers The Survival Manuals
for pages: CREE-376-INT-Bogachan-Dundaralp